|   | 
  • Hakan Çitmen

    Açlık İntiharları! Ölüm oyun değil…

                Dönem öyle bir dönem ki; Kurtuluşu ölümde arayanların ülkesi olduk.

                 İnsanların açlıkla sınandığı, geçinemediği için intihar ettiği öyle bir kötü zaman… Hayatta kalmak için çetin bir savaşın içinde insanlar. Yaşam savaşı, hayatta kalma savaşı… Ne günlerden geçiyoruz aman Allah’ım…

                Neredeyse her gün, farklı bir ilden gelen intihar haberlerinde, canına kıyanların isimlerinin geçtiğini görüyoruz. Geldiğimiz noktaya düştüğümüz hâle bakın. Ölüm oyun değil biliyorsunuz değil mi? Allah’ım sen büyüksün Ya Rab!

                “Türkiye’de böyle bir şey var mı?” diye konuşmuyorlar mı? Bu neyin umursamazlığı bu neyi yok saymadır? Önce yasaklar başladı. İnsanlar pek hissetmedi. Ellerindeki avuçlarındaki az da olsa birikimleri vardı, onlar idare ettirdi. Kredi kartlarının limiti vardı, onlar borçlandırıyor ama ihtiyaçlarını da görüyordu. Asgari ödemelerle, haftalar aylar geçiştirildi. Ama gide gide sınırların sonuna gelinmiş. Vatandaş, artık yolun sonuna gelmiş. Borçlar gırtlağa dayanmış, gelir yoook gider çook. Çıkış yolu mu o da yok! Artık yapacak bir şey kalmadı. Devletten gelen para bir defaya mahsus yardım bitti. Eş-dost, akrabadan, sağdan soldan gelen paralar geri ödenmeyi bekliyor. Her 10 kişiden 7’si borçlu, Milyonlarcası da icralık…

                Halk, sınırlarını zorluyor! Yetmiyor, Halkın sınırları da zorlanıyor!

                Düzenli işi olanlar, işlerinden çıkarıldıktan sonra, kısa çalışma ve işsizlik ödeneği almaya başladı. Alan kişi sayısı yaklaşık 3 milyon kişi. Yarım maaş aldılar. Evlerdeki işsiz sayısı da artmaya başladı. Mart ayından itibaren de işten çıkarma yasağı kalkacağı için, bakalım ne olacak? Ama görünen o ki, Ülke olarak gerçek işsizlikle yüzleşilecek. Şimdiye kadar öyle de güzel geçiştirilmişti hâlbuki.

                Gençler üniversiteli olmanın hayali ile avunurken, şimdi en büyük işsizlik üniversiteli işsizlerin içinde. Mutsuzluk ve ülkeyi terk etme düşüncesi gençlerin aklında yer etmiş. Okuyor okuduğuna değmiyor, hep bir yarış hep bir mücadele karşılığı ise yok. Değersizlik düşüncesi, insanların aklından çıkmıyor. Süreç bir şekilde öyle ya da böyle aşıldı, aşılmaz ama pandemi artık azaldı, süreç normale döndü diyelim ki; insanlar normale dönecek mi dönebilecek mi? Hayır maalesef ki hayır. Öyle kolay değil, kaldığımız yerden devam etmek. İşlerin başına geçmek çok zor olacak. Kimse bıraktığı gibi değil. Herkes eldekini avuçtakini yılların birikimini tüketti. İşlerini ayakta tutabilmek için. Pandemin ne zaman biteceği, yasakların ne kadar daha devam edip etmeyeceği belli değil. Belirsizlik, devam etmeye zorladı. Esnaf direndi. Direnebilen direndi. Yanlış olmasın kepenk indiren esnaf sayısı, yaklaşık 100 bin olduğu söyleniyor. Nasıl bir korkunç rakam. Bu süreçten ekonomi etkilenmez olur mu? Vatandaş etkilenmemiş olabilir mi? Ekonomik olarak orta sınıfta, alt sınıf oldu.

                Bu gidişatın böyle nereye kadar devam edeceğini kestiremezken, bıçak kemikteyken daha ne kadar katlanılabilir ki! Ülkeyi yönetenler bir tercih yapmak zorunda kötünün iyisini seçmek zorunda kalacaklar, yasakları kısmen ya da tamamen kaldırarak açmak zorundalar. İş artık tıkandı. Ekonomi yalancı çözümlerle, düzelmeyecek noktada. Nisbeten bir canlanma sağlanacak, esnafa nefes alması için kapı aralanacak ama o da var olan yangında sadece kapıya en yakın olanları kurtaracak. Kredi almakta öyle kolay değil. Dedik ya halk sınırlarını zorluyor diye. Bir esnaf krediyi zaten kullandı, sınırsız kredi yok ki. Ödeyemediği, eskisini ödemeye başlamadığı krediyi bırakamaz ki, yenisini alıp önüne baksın.

                Ülke, ya pandemi yasakları ve sınırlandırmalarıyla ekonominin batmasını seyredecek, arkasından gelen intihar haberleri ile sarsılacak, toplumda öfke patlamaları, şiddet eylemleri, psikolojik sorunlar, cinnet ve cinayet haberleri ile inleyecek. Ya da virüs yayılımına kısmen razı olunup, virüs ölümlerini küçük tutarak toplumsal infiale fırsat verilmeyecek. İşlerin açılması için, yeni faiz oranlarındaki değişimle, piyasalarda para hareketinin artması sağlanacak. Döviz kurlarındaki artışla da, tüketimi artıracaklar. Dövizin düşüşü ile düşmeyen, ürün fiyatları ve enflasyon kaldığı yerden devam edecek. Fiyatlardaki artışlar, can yakacak.

                Rızkını çöpten arayanlar çoğaldı!

                Çarşı-Pazar fiyatları el yakarken, Pazar artıklarına razı olan, bulduğuna şükreden bir kitle var edildi. Önceden bu kadar yoktu. Halk, gerçekten açlıkla sınanıyor. Halkın çabası, hayatta kalma mücadelesine dönüştü. Her şey boş tencerelere bir şey koymak için, telaşın sebebi bu. Bugünde boğazımızdan bir şeyler geçsin diye.

                Bu ülkede; Kamuda israf düzeni, lüks ve servet aşkı bitmezse, yolsuzluklar, hırsızlıklar bitmezse, emeğin sömürüsü bitmezse, adaletsizlik ve dengesiz gelir dağılımı bitmezse, Ne yoksulluk, Ne açlık, Ne yokluk intiharları biter...

                Çare ne? diyeceksiniz! Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe, Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur. (Ra’d suresi 11. Ayet)

                Diyor ki aslında, siz kendinizi değiştirmedikçe, Allah’ta sizi değiştirmeyecektir. Nereden nereye geldik, nereye gidiyoruz diye. Bir düşünün Allah aşkına!  Korkmayın ya hu covid-19’dan ölmeyen düşünmekten hiç ölmez!

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.