|   | 
  • Nurettin Bilgen

    BAŞARI VE 3T FORMÜLÜ

     

    Selamların en güzeliyle… Çok değerli gönül dostlarım, üç aylık yazılarıma gösterdiğiniz değerli ilginiz bunun göstergesi olarak sizlerden gelen olumlu mesajlarınız, anlamlı tepkileriniz bana güç ve şevkveriyor. Yazılarımı genelde bir sosyal bilimci, bir eğitimci, bir coğrafyacı ve gezgin olarak ele alıyorum. İnsan, dostlarına, yanında nesi varsa ondan ikram eder gerçeğinden hareketle ben de yanımda olanları sizlerle paylaşıyorum. Bu haftaki yazımızda da “bir eğitimci gözüyle başarı” üzerinde duracağım.

     

    Başarı için “3T Formülü” nedir? Başta kendimiz olmak üzere, ailemizin ve toplumumuzun başarılı ve mutlu olması hepimizin temel hedefidir. Şu anda, bir Avrupa başkentinde, üniversitede mekanik mühendisliği bölümünü burslu olarak okuyan, çok yakın akrabamın hiperaktif bir yapıya sahip olan oğlu için sekiz ay kadar önce, o Türkiye’deyken onun için yaptığım başarı üzerine değerlendirmeyi sizinle paylaşacağım.

     

    Başarı için şu 3T formülünü hayatımızda bir basamak yapalım; nedir bu 3T? Bunlar, “Tedbir, Takip, Tevazu” kelimelerinden oluşan anahtar bir sembol. Hayatımızı planlayıp başarıya ulaşmak, mutlu ve müreffeh olmak asla tesadüfen gerçekleşmez. Hangi çevre, hangi iş olursa olsun bu formül,kişiyi genel anlamda başarıya götürür. Sırasıyla bu kavramlar üzerinde duralım.

     

    TEDBİR

     

    Hayatımızın bütününü ya da bir bölümünü kapsayan çalışma süreci için gerekli olan maddi ve manevi tüm malzemelerin temin edilmesine, planlanmasına ve eksiksiz bir donanımla yola çıkılmasına “tedbir” denir. Bu tedbir ve donanım sadece para, malzeme ve eşya gibi sadece maddi unsurlar içermez; bilgi ve yüksek moral değerleri de gerektirir. Kendi emeği ile zengin olmayan nice varlıklı kişiler vardır; bunlar tüm zenginliği miras olarak kucağında bulmuştur. Bunlar asla sahip olduklarının değerini bilemezler ve hoyratça yaşayıp kumarda kaybeder gibi elindeki varlıkları tüketirler. İşte bu sebeple kişilerin her yönden eğitimli ve bilgili olmaları sağlanmalıdır. Eğitimli ve bilgili bireyler için doğuştan sahip oldukları yeteneklerine göre de bir gelecek planlaması sağlanmalıdır. Bu da ilköğretim düzeyinden başlayan üniversiteye kadar süren güçlü bir psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmeti gerektirir. Gelişmiş ülkelerin tamamında, Türkiye gibi gelişmekte olan bazı ülkelerde PDR eğitimi ve desteği ilköğretim çağında başlar. Alınan tüm tedbirlerin akılcı olarak temini ve kullanımı da tedbirin bir parçasıdır. Halk arasında söylenen “Önce tedbir al sonra tevekkül et.” Sözü, doğru bir sözdür. Olumsuz bir durumla karşılaşınca “Ne yapabilirim, alın yazım karaymış.” sözü ise başarısızlığa bahane üretmenin bir ifadesidir.

     

    TAKİP

     

    Kişileri veya kurumları başarıya götüren ikinci önemli unsur çalışma ve takiptir. Yapılan tüm planlama ve alınan önlemler sıkı bir çalışma ortamı ile ancak mesafe alır ve başarıya ulaşabilir. Başarının uluslararası tanımı olarak meşhur bir söz söylenir: “Amerikalı gibi düşün, Japon gibi planla, Türk gibi başla, Alman gibi sürdür, İngiliz gibi bitir!”. Avrupa da ise bu söz kısaca “Türk gibi başla, Alman gibi bitir!” şeklinde söylenir. Bu tanımlarda her ülkenin insan yapısının başarıya giden yoldaki karakteristik özelliği, üstünlüğü ve disiplini vurgulanmıştır. Ama başarı, sonuna kadar çalışma ve takip ile ancak gerçekleşebilir. Son yıllarda “Sürdürülebilir kalkınma ve Sürdürülebilir Çevre” kavramları gelişmiş ülkelerin sıkça kullandığı ve denetlediği kavramlar hâline gelmiştir. Her türlü denetim olgusu takip için vazgeçilmez gerekliliktir. Şeffaflık ve hesap verebilirlik de yenilik ve büyümenin önemli özellikleridir.

     

    TEVAZU

     

    3T formülünün sonuncusu olan tevazu bencilliğin ve egoistliğin ötesinde monopolleşme ve tekelleşmenin aksine kolektif şuuru temsil eder. Bir çalışma,-ister amatör isterse profesyonel olsun- toplumun her katmanına doğrudan veya dolaylı katkı sağlar. Uygarlık ve medeniyet nimetleri bu şekilde doğan ortak ürünlerdir. Kolektif şuura burada da yani tevazu konusunda da özellikle ihtiyaç vardır. Başarıya ulaşan her emek geniş insan katmanlarına ulaşarak yeniliklere ve gelişmelere kapı açabilir. Bunun için de dar ve çıkarcı düşünce kalıplarını aşıp alçakgönüllülüğü yüce gönüllülüğe ulaştıracak bir tevazua sahip olmak gerekir.

     

    Sonuç mu; başarıdır, zenginliktir, uygarlıktır ve aydınlık gelecektir.

     

    Yazımızın bu bölümünde Suriye’den Ürdün’e geçiyoruz; şimdi güzel diyarları gezelim görelim. Düş Gezginlerigrubumuzla Busra’da çok güzel bir gezi yapmış olmanın sevinci ile Ürdün’e gitmek üzere yola çıktık.

     

    ÜRDÜN’DESALT TÜRK ŞEHİTLİĞİ’NDEYİZ

     

    Şam’da bize katılan Muhammet’in ana dili Arapça idi. Ben de Fransızca ve biraz da Arapça biliyordum.  Sınırdaki sıkı aramada ve pasaport işlemleri tamamlanınca doğrudan Amman yoluna değil de Zerka Irmağı Vadisi boyunca, Amman’ın Kuzey doğusunda yer alan “SALT” adı verilen yerleşim yerinde yer alan Türk Şehitliğini ziyaret etmek amacıyla yola devam ettik. Zerka Irmağı Taberiye Gölü’nden çıkan Ürdün (Erden veya Şeria adı da verilir) Irmağı’na doğru Amman’ın kuzeyinden batı yönünde uzanır, LûtGölü’nün kuzeyinde Ürdün Nehri yani Şeria Nehri ile birleşir. Bu nehrin Batısı yani Batı Şeria Filistin topraklarıdır. Bu vadide etrafı oldukça dik yamaçlarda iklime uygun kızılçam örnekleri, akasya ağaçları ve daha alçaklarda ılgınlar, bataklıklarda söğüt ve okaliptüsler geniş alanları kaplar.

     

    SALT

     

    Zerka Irmağı Vadisi’nin kuzey yamacından güneyine geçerek, yamaç boyunca yükseldik ve Amman’a doğru Salt’taki Türk Şehitliği’ne yaklaştık. Yol üzerinde, tarım ve hayvancılık yapan yol boyu köylerini geçerken bu köylerde tahıl, sebze, meyve, hurma üretiminin yaygın olduğunu, genellikle de küçükbaş hayvancılık, keçi–koyun besiciliği yapıldığını gördük. Bu küçük yerleşmelerin devamında Amman’ın dış mahalleleri gözüktü oradan da şimdi Salt’a geldik. Salt yüksekçe bir dağ sırtı üzerinde kurulmuş bir yerleşmedir. Bunun da en yüksek noktasında yüksek duvarlarla çevrilmiş kale duvarlarını andıran duvarlar ve içinde tarihi şehitlik camii, şehitlik anıtı, müzesi ve 24-26 Mart 1918 de vatanlarını savunurken şehit olan 300 şehidimizin na’şının bulunduğu Şehitliğimiz yer alıyordu. Bu anlamlı yüksek yere yaklaşık 200 m kadar dik taş döşeme yoldan yürüyerek çıkılıyor. Düş Gezginleri bu yolu çıkıp Türk Şehitliği’ni ziyaret ettiler. Camide namaz kıldılar. Profesör Selahattin Hoca I. Dünya Savaşı yıllarında burada Osmanlı Ordusu ile İngilizler arasında meydana gelen savaşları anlattı. T.C. Genel Kurmay Başkanlığımız da yakın zamanda buradaki Şehitliğimizi düzenleme çalışmaları yapmıştı. Buradaki camide de 24 saat Kuran ı Kerim okunmaktadır.

     

    Salt’taki bu manevi gezimizin ardından Amman’ın merkezi bir yerinde bulunan, kalacağımız otele gitmek üzere yola çıktık.

     

    Çok kıymetli dostlarım haftaya Amman’da, Lût Gölü’nde ve Çöldeki İshak’ın Lokantası’nda buluşmak üzere hoşça kalın, sağlıcakla kalın.

     

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.