|   | 
  • Cevahir Kadri

    Bizim Yunus

     

     

    Biliyorum, yazının başlığı zihinlerde gönül insanı, büyük Türk ozanı Yunus Emre’yi çağrıştırıyor. Çünkü bu ifade Türkmen Kocası Tabduk Emre’nin, Yunus Emre için söylediği, samimiyet ve sahiplenme ifade eden, gönül yapan, “Gönüller yapmağa geldim.” diyen Yunusça bir söz. Ne var ki bu yazıda, gönül insanı Yunus Emre’yi değil, “bizim Yunus”u anlatacağım, ama Yunus Emre’den bağımsız değil!..

     

    “Bizim Yunus” dediğim, yaklaşık yirmi sene önce, Kayseri’ye çalışmak, öğretmenlik yapmak için geldiğim saygın bir eğitim kurumunda tanıştığımız ve yakınlarda gurbet elde, genç yaşta vefat eden Yunus Gümüş öğretmenimizdir.

     

    İdeali, gayesi, hedefi güzellikleri öğrenip onları hayatlarına hayat kılarak yaşatma aşkı ve iradesiyle hareket edenlerin iyi, güzel insanlara daima yararı dokunur. Ama ışıktan rahatsız olan kem talihliler, karanlık, bencil ve bu dünyada her şeyin sadece kendilerinde olmasını isteyen hasit ruhlular için zarardır güzel insanların varlıkları. Ziya Paşa “Rencide olur dide-i huffaş ziyadan” demekle ne kadar da haklıdır. Ama gül yürekli, temiz simaların hâli, tavrı, duruşu dupduru berrak su gibidir; onların içi dışı birdir. Onların hayatlarında iç ve dış ikilem ve çelişkisi asla yoktur. Gülün hâli güldür, dikenin hâli diken. Gül, gül olmak varken heves mi eder olmaya diken!..

     

    Yunus Gümüş Hocamızın çok sevdiği ülkesinden uzaklarda, gurbet elde vefat etmesi bana aşağıdaki kıssayı hatırlattı. Dünyada vuku bulan her şeyin mutlaka pek çok hikmeti vardır. Biz onların hepsini kavramaktan aciziz. Bilir ve iman ederiz ki Allah, her şeyi hikmet dairesinde yapar.

     

    “Adamın biri, Azrail'i karşısında görür, korkarak Hz. Süleyman'dan kendisini Hindistan'a yollamasını ister. Ricası kabul edilip istediği yere gider. Hz. Süleyman, Azrail'e sorar: “Bu adamı niçin korkuttun?” Azrail: “Yâ Süleyman, onu korkutmak için değil hayretimden yüzüne baktım. Çünkü Cenâb-ı Hak: “Filan kulumun canını iki gün sonra Hindistan'da al,” diye emretmişti. Onu burada görünce şaşırdım. Ama beni görünce içine öyle bir korku geldi ki, kendi isteğiyle canını alacağım yere gitti,” der.”

     

    Dede Korkut Hikâyelerinin bilge kahramanı Korkut Ata şöyle der: “Allah Allah demeyince işler düzelmez. Kadir Tanrı vermeyince er zenginleşmez. Ezelde yazılmasa kul başına kaza gelmez. Ecel vade ermeyince kimse ölmez. Ölen adan dirilmez, çıkan can geri gelmez. Bir yiğidin kara dağ gibi malı olsa. Nasibinden fazlasını yiyemez. Çağlayıp sular taşsa deniz dolmaz. Kibir eyleyeni Tanrı sevmez.” 

     

    Kader-denk noktasında demek ki Yunus arkadaşımızın bu dünya yolculuğu, uzaklarda, deniz aşırı ülkelerde son bulacakmış. Demek ki Oğuz Kağan’ın Türk milletine gösterdiği “Daha deniz daha müren/Gün tuğ olsun, gök kurikan(çadır)” hedefine doğru koşması ve deniz aşırı gittiği o topraklara gömülerek oranın âdeta tapusuna bir mühür olması varmış. Onlar, şimdi oraların Türk yurdu olmasına nişandır. Kabirlerinin şahideleri cennet bahçesinin küçük bir numunesi buket buket çiçeklerdir.

     

    Halim selim, ağırbaşlı, vakur, ama asla kibirli değil, mütevazı ama ezik değil, munis ama asla uyuşuk değil. İyiliksever, ama asla müsriflerden olmayan arkadaşımız Yunus Bey, kendini milletine adamış, mutluluğu milletinin gençlerinin mutluluğunda gören bir anlayışa sahip gönlü güzel insanlardandı. Uzun yıllar ihmal edilen nesillerin hak ve hakikatle buluşup tanışması için vaktinin büyük çoğunluğunu talebelerine hasreden, fedakâr arkadaşlarımızdandı. Büyük mimar Turgut Cansever’in şehir-nesil bağlamındaki ikaz ve ihtarının gereğini yerine getirmeye çalışan, hakperest ve civanmert insanımızın güzel örneklerinden biriydi o. Cansever, şehirleri imar ederken nesillerin de mutlaka düşünülmesi gerektiğini şu cümlelerinde ne güzel dile getirir: “Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder.”

    Yine merhum “Yunus’umuz” hadis-i şerifte buyrulan "İnsanın dünyadaki esas vazifesi dünyayı güzelleştirmektir." anlayışı ile hareket eden mümtaz kişilerdendi.

     

    Şair Hacı Abdullah Kozan’ın “Ben Öğretmenim” adlı şiirinde yer alan şu dizeler sanki Yunus öğretmenimiz için söylenmiştir ve âdeta bu şiir onun gönlünün tercümesidir. “Yurdumda Yunus’um dünyada âlim/ Anlatır hâl dilim sever ahalim/ Dönerim dervişçe bir hırka hâlim/ Aşkla yaşarım hâl olurum gönle/ Ben öğretmenim gül olurum gönle” diyen Yunus öğretmenimiz öğrenciler ve insanlar karşısındaki tavrını “Ayırmam renkleri, hepsi bir ben de/ Siyah beyaz aynı, sorulmaz tende/ Aşkı dokumaya, olurum bende/ Engel tanımam, yol olurum gönle/Ben öğretmenim, gül olurum gönle” diyerek ortaya koyar. Zaten gönül insanı Yunus Emre de “Gelin tanış olalım/ İşi kolay kılalım/ Sevelim, sevilelim/ Bu dünya kimseye kalmaz.” dememiş miydi?

     

    Evet, bu dünya kimseye kalmaz. Yine Yunus Emre’nin “Sular hep aktı geçti/ Kurudu vakti geçti/ Nice han, nice sultan/ Tahtı bıraktı geçti/ Dünya bir penceredir/ Her gelen baktı geçti.” Bu dünyada kalıcı değiliz, hiç kimse değil! Lakin ölüm, ayrılık olmasa gönüller üzülmeseydi!.. “Her ölüm erken ölümdür.” derler, ölen bir de henüz ömrünün baharında, yazında bir genç ise... Henüz kırklı yaşlarda, hayatının en verimli çağlarında ise bu ayrılık, bu ölüm “erken ölümdür”. Ah Yunus kardeşim, ah Emre’m Yunus, ne güzel demişsin yine “Şu dünyada bir nesneye/ Yanar içim, göynür özüm/ Yiğit iken ölenlere/ Gök ekini biçmiş gibi.” Gök, henüz olgunlaşmamış, ermemiş, evini dolgunlaşmamış ekini biçmek neyse en verimli çağında bu dünyadan ayrılmak da odur. Elbette Rabbimizin işidir bu; hikmetinden sual olunmaz. Ama gönül bu, ayrılınsın istemiyor. Seven sevdiğiyle daim beraber olsun istiyor.

     

    Modern şiirimizin kurucularından üstat Yahya Kemal, bunca kalabalıkların arasından sessizce süzülüp giden insanın hâlini resmettiği “Sessiz Gemi” şiirinde bu dünyadan gidenlerin asla geri gelmeyeceği hakikatini söylemekle birlikte oralardaki hayatlarından, hâllerinden memnun oldukları için geri dönmedikleri yorumunda da bulunur: “Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;/ Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.// Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,/ Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.” Rabbimden dileğim odur ki şairin dediği gibi ebedi hayatımızdan memnuniyetimiz sebebiyle buralara dönmeye istek ve iştiyak duymayalım. Ha, duyulsa da bu asla gerçekleşmeyecek bir istek ve durumdur, bu da işin bir başka yönü.

     

    İngilizce öğretmeni Yunus Gümüş Hocamızın vefatının sosyal medyadaki paylaşımlarla duyulması üzerine onunla beraber güzelliklere imza atmış bazı dostları, arkadaşları ve öğrencileri duygu ve düşüncelerini sosyal medya hesaplarından paylaşmışlar. Onların bu anlatımları Yunus öğretmenimizle ilgili anlatageldiklerimizi tasdik eder mahiyettedir. 

     

    Onunla hem aynı branşı hem aynı mesaiyi paylaşan arkadaşlarımızdan A. Selami Baltacı, “Mükemmel bir insandı, tek derdi mağdurların yardımına koşmaktı. New Hampshire eyaletinden Yunus Gümüş abimiz dün akşam geçirdiği kalp krizi sonrasında vefat etti. Henüz bir yıl önce ailesi ile kavuşmuştu, Rabbim rahmetiyle muamele eylesin, Efendimize (s.a.v.) komşu eylesin, ailesi ile yeniden cennetinde buluştursun.” diyerek taziyede bulundu.

     

    Yıllar öncesinde beraber çalışan arkadaşlarından A. Dilitatlı: “Yıllar önce Diyarbakır'da birlikte çalışırken tanıdığım Yunus hocam dünya güzeli bir hizmet insanıydı. İmanına, ihsanına, uhuvvetine, cömertliğine, merhametine, kardeşliğine şahidiz. Rabbim merhametiyle muamele etsin, mekanını cennet eylesin inşallah. Eşine, evlatlarına, ailesine, arkadaşlarına sabırlar versin...” diyerek taziyede bulunmuş. Yine çalışma arkadaşlarından Özkan Durdu “Allah rahmet eylesin. Mersin’de beraber çalıştık. Nazik, kibar tam bir beyefendiydi.” diyerek hâline hüsnü şehadette bulunmuş.

     

    Ali Kemal Bey de “Yunus Gümüş kardeşim, gönül rahatlığıyla "Güzel insan" diyeceğim Güzel İnsanlardan biridir. Allah onu şu dünyanın külfetinden genç yaşta almayı murat etmiş. Allah, Yunus kardeşime ahirette rahmetiyle lütuf ve keremiyle muamele etsin, Firdevs cennetiyle nimetlendirsin.” diye dualarda bulunmuş.

     

    Onun yakın arkadaşlarından Şaban Zorgun ise “Can dostum, hayat dolu hâl ve davranışları, beyefendiliği ile tanıdığım, Hicret’in delikanlılarından Yunus Gümüş kardeşimiz kalp krizi sonucu ruhunun ufkuna yürüdü. Allah rahmet eylesin, mekânını cennet eylesin. Efendimize (s.a.v.) komşu eylesin. Geride kalan ailesine, sabırlar ihsan eylesin.” diyerek acı haberi taziyesi ile paylaşmış.

     

    Yine eski arkadaşlarından Molla Kenari’nin “Otuz yıl önce bugünlerde tanışmış ve iki yıl boyunca yakın olmuştuk. Birlikte çok şey yaşadık. Görüşmeyeli yıllar oldu ama haberini alıyordum. Ailesine, çocuklarına sabırlar diliyorum. Mekânı firdevs olsun. Allah rahmetiyle muamele etsin.” duasına, onu fakülte yıllarından beri tanıyan İbrahim Y.  Hoca “Otuz yıllık dostumdu. Hâlâ kendime gelemedim. Kibar, naif ve tertemiz bir insandı. Ah Yunus hocam ah mahvoldum. Allah mekânını Cennet eylesin.” diyerek dahil olmuş. Rabbim cümle arkadaşlarımızın hayır dualarını kabul buyursun.

     

    Öğrencilerinden U. Bilal Ünsal hem öğretmeninin fıtratını hem de üzerindeki etkiyi hatırlatan ifadeleri taziyesinde dile getirmiş: “Yunus Babam, boğazım düğümlendi, söyleyecek söz bulamıyorum. Bize, fedakarlığı, güzellikleri, Sabri ve Babalığı öğreten adam. Allah beni sana komşu etsin. Çok özleyeceğim.”. Bir başka öğrencisi Y. Samur da “Mekânı cennet olsun inşallah Allah rahmet eylesin nur içinde yatsın. Çok kıymetli, nazikti. RABBİM geride kalanlara sabır versin inşallah.” diyerek öğretmenlerinin vefatı üzerine mahzuniyetlerini ve taziyelerini dile getirmiş.

     

                Yunus Gümüş öğretmenimizin bu dünyadaki yolculuğu; doğup büyüdüğü, vatan ve millet için güzel hizmetler yaptığı memleketinden uzaklarda son buldu. O gönlü, hâli, ruhu güzel insan, ebediyete kanatlandı, ruhunun ufkuna yürüdü.

     

    Adının sahibi, "Gönüller yapmaya geldim." diyen Yunus gibi gönül insanı, Türk'e dünyayı dar edenlerden değil, dünyanın Türk'e yâr ve diyar olmasını çabalayan, altın kalpli, alperen ruhlu güzel arkadaşım, Yunus Gümüş kardeşim, Rabbim rahmet ve mağfireti ile karşılasın, mekânın cennet, makamın âlî olsun! Başta ailesine, çocuklarına, dost ve arkadaşlarına başsağlığı ve güzel sabırlar dilerim.

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.