|   | 
  • Kiralık Kalem (Satılık Değil Ama)

    ÇALIŞAN KADINLAR İŞ KADINLARI İŞÇİ KADINLAR (1)

     

     

     

     

                                                                                                                                              

     

     

    {NUTİZM VE NUTİSTLER-8}

     

    EYYÜHEL EVLÂD! (EY ÇOCUKLARIM!)

    Geçenlerde Facebook’ta bir söz ilişti gözüme. Sözün sahibi olarak Muhyiddin İbni Arabî verilmiş. Bütün dünyanın tanıdığı, Bediüzzaman’ın ‘dâhî’ dediği bu zâta ait bir ifadeyi paylaşmanın bir güzellik olacağını düşündüm ve paylaştım:

    {KOCASINA KADINLIK YAPARAK RIZKI AYAĞINA GELEN KADININ: ‘İŞÇİ OLACAĞIM, ÇALIŞACAĞIM’ DİYEREK, HANEDEKİ SULTANLIK’TAN ÇARŞIDAKİ HAMALLIĞA DÜŞMESİ NE ACIDIR.} (Noktalama işaretleri de dahil Facebook’tan aynen alıntıdır.)

    Sözün veya imzanın içine yalan karıştırılmış olacağını düşünmedim hiç. Paylaşırken altına küçük bir yorum da ekledim: “Kariyerimmmm! Kariyerimmm ne olacak? Şayet âhiret varsa (ki var muhakkak) orda görürsün kariyerini. Daha neler göreceksin orda kim bilir!

    Bunun üzerine, tâ 1989 yılında öğrencim olan ve sevdiğim birisi de bana hitâben sitemde bulunmuş:

    Benim valide 30 senesini hem idareci hem öğretmen olarak binlerce insan yetiştirmeye adamakla, binlerce insana yol göstermeye çalışmakla büyük ahmaklık ve hamallık yapmış demek ki sevgili hocam.

    Haklıydı öğrencim, çünkü ben, farkına varmadan yorumuma duygumu katmıştım. Bu arada belirteyim: Öğrencimin annesi, benim meslek hayatımda en fazla saygı duyduğum ve borçlu olduğum meslektaşlarımdan birisiydi. Aynı ilçede ikimiz de değişik okulların müdürüydük. O tecrübeli, bense çaylak. Her konuda başvurduğum, yardım aldığım bir müdire idi. Ayrıca kişiliğini de daima alkışladığım bir insan idi. Kendisine sağlıklı, huzurlu uzun ömürler diliyorum. Öğrencime cevaben şunları kaleme aldım:

    [{Kuşların ne için yaratıldığını Yaratan'dan daha iyi kim bilebilir ki? Güneşin ne için yaratıldığını Yaratan'dan daha iyi kim bilebilir? Dağlar, denizler, mikroplar, gergedanlar... yani her şey ve yani bizler için de bu böyledir. (İslâm inancına göre.) Bu bilgileri de bizim yaşantımızı ilgilendiren diğer bilgileri de Yaratan'ın yolladığı kitaplardan ve görevlendirdiği elçilerden öğrenebiliriz ancak. (Yine inanıyorsak tabi.) Şimdi uzatmama gerek yok, ihtimal ki sen de pek çok kişi gibi biliyorsundur; bu iki kaynağa göre erkeğin görev ve sorumluluklarıyla kadının görev ve sorumlulukları aynı değildir. Dinimiz, özel zorunluluklar bulunmadıkça, dışarda çalışma, ailenin geçimini sağlama sorumluluğunu kadına değil, erkeğe vermiştir. Yine bir zorunluluk yoksa, yanında mahremi bulunmaksızın kadının ortalıkta olmasını olumsuz görmüştür. (Kocası, ya da oğlu, erkek kardeşi gibi mahremleri yanındayken, onlarla birlikte her yere gider, her yerde gezer, yanlış anlaşılmasın.) Bu konuda açık ve net emirler varken, fikir yürütmeye kalkışmak nasıl değerlendirilmelidir, okuyanlara bırakıyorum. Ayrıntılarla ortamı bulandırmak istemediğimden ve dinimizin konuyla ilgili emirleri, değerlendirmeleri çoğu kimse için malûm olduğundan burada ilgili ayetleri, hadisleri ve uygulama örneklerini sıralayacak değilim. Küçücük bir dayanak göstereyim: Kadının kılacağı en makbul namazın evinde, hattâ yatak odasında kıldığı namaz olduğu belirtiliyor hadiste. Namaz kılarken bile... İslâm bir pakettir, “Müslümanım.” diyebilmek için en azından açık ve net ortaya konulmuş hükümleri bütünüyle kabul etmek gerekir. Yaşayamasak, uygulayamasak bile. Hüküm Allah’ındır. BU BİR.

    İKİNCİSİ: Muhyiddin-i Arabî'ye ait bu metinde, şakağımıza bir silah dayandığını kimse söyleyemez. İlle şunu yapacaksın, şunu yapmayacaksın aksi takdirde kâfir olursun, dinden çıkarsın, (hattâ “günaha girersin” bile) denilmiyor. Söylenen şey; kadınların dinimizin tarif ettiği yönde davranmalarının, hem toplum için (Bunu ben çıkarıyorum.) hem kendileri için daha güzel, daha sorunsuz, daha yararlı sonuçlar doğuracağıdır. Kaldı ki başta ebelik, kız talebelere öğretmenlik olmak üzere zorunluluk arz eden meslekler de var elbette. Sonra, cevaz verilir mi bilmiyorum ama dünya görüşünün misyoneri olmak adına, insanlarla daha geniş çaplı iletişim kurabilmek için iş hayatında yer almış kadınlar da bulunabilir. Daha bir sürü benzer zarurî durum söz konusu olabilir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da ifrat ve tefritten kaçınılmalı, Kitap orta yerinden açılmalı, duygusal olunmamalı ve dinimizden öğrendiğimiz ölçü'nun gerektirdikleri yapılmalıdır.

    BENİM YORUMUMA GELİNCE: Ben, duygularımı işin içine kattığım için, alınanlardan af dilerim. Yakınlarda izlediğim bir televizyon programının etkisinde kalmışım: Bayan sunucu, çocuklu annelerle ilgili mevzuat ve teknik konular konuşulurken konuklardan biri "Hanım, çocukları yetişinceye kadar evinde oturup onlarla meşgul olsun." dedi diye neredeyse adamın üzerine sıçrayacaktı. Belki on defa kullandı şu kelimeyi; kariyer kariyer kariyerim... Ana dediğin, çocuklarım çocuklarım çocuklarım... ve hanım dediğin, kocam kocam kocam... derse; bizim anlayışımızdaki ideal topluma gidilir. Bunun benim fikrim olup olmaması önemli değil, ama İslâm öğretisi böyledir. Kendisine ne kadar saygı duyduğumu bildiğin annen için de aynı durum söz konusudur. Eğer kocasına hanımlık yapmada, evlâtlarına analık yapmada eksik bir şeyler bıraktıysa, o benim de gönülden alkışladığım hizmetlerine gölge düşer. Sonra biz kahraman(!), fedâkâr(!) çalışan insanlar, kendi kendimize sormalıyız: Şayet maaş verilmese, terfi ettirilmesek, o kutsal(!) hizmetimize devam eder miyiz? Hepimiz için geçerli değil ama meslekteki başarılarımız alkışlanmadığında da çoğumuz ter dökmeyi, işimizi ciddiye almayı bir kenara bırakıveririz. TEKRAR BELİRTEYİM; BAŞINDAN BERİ SUNDUKLARIM, BENİM DÜŞÜNCELERİM, DUYGULARIM DEĞİLDİR. DOĞRUYU BULMADA BİT KADAR AKLIMIN HER ŞEYE ERMEYECEĞİNDEN DE EMİNİM. BEN SADECE DİNİMİZİN NE SÖYLEDİĞİNİ, BİLDİĞİM KADARIYLA AKTARMAK DURUMUNDAYIM. ŞUNU DA BİL: ÖRNEĞİN, EĞER DİNİMİZ KARILARIMIZI KIZLARIMIZI ÇIRILÇIPLAK GEZDİRMEMİZİ EMRETMİŞ OLSA, BİR AN BİLE DÜŞÜNMEM ONLARIN BÜTÜN GİYSİLERİNİ ÇIKARIR ATARIM. Zaten İslâm, temel konularda “In my opinion, I think so.”ya izin vermez. Kitap vardır, hadis ve sünnet vardır, kıyas-ı fukahâ, icmâ-i ümmet vardır.”

    Çalışan kadınlar konusunun sosyolojik boyutunu; ahlâk üzerindeki, gelir dağılımı üzerindeki, çocuklar üzerindeki, kocalar üzerindeki, aile üzerindeki etkilerini hiç masaya yatırmadım farkındaysan. Oysa bu konularda da söylenecek ne çok şey var. Yapılmış çok araştırma, yazılmış çok da kaynak var. Bunlardan bir tanesinin adresini vereyim: http://www.cocukaile.net/

    Seni sevdiğimi bilmeni ve annene saygılarımı iletmeni isteyerek bitireyim. Bir de öneri: Prof.Dr. Nevzat Tarhan'ın SON SIĞINAK AİLE isimli eserini oku. Selâmlar.}]

    ANNELİK GÖREVİNİ HER ŞEYİN ÖNÜNE KOYMASI GEREKEN KADININ ZORUNLU DURUMLAR HARİCİNDE İŞ KADINLIĞINA SOYUNMASINA, İŞÇİ YA DA MEMUR KADIN OLMA HEVESİNE hayır.

     

    R. Serdar ÖZMİLLİ

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.