|   | 
  • Cevahir Kadri

    Dikene Su Vermek

     

    Fuzulî, “Arızun yâdıyla nemnâk olsa müjgânum n’ola/ Zâyi’ olmaz gül temennâsıyla virmek hâre su” der Su Kasidesi’nde. Yani Senin/sevgilinin yanağını anmaktan dolayı kirpiklerim ıslansa/ağlasam ne çıkar? Zira gül elde etmek isteği ve düşüncesi ile dikene verilen su boşa gitmez!..

     

    Cumhuriyet Dönemi modern şiirimizin öncülerinden Orhan Veli Kanık da İstanbul’u gözleri kapalı olarak dinler: “İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı/ Önce hafiften bir rüzgar esiyor;/ Yavaş yavaş sallanıyor/ Yapraklar, ağaçlarda;/ Uzaklarda, çok uzaklarda,/ Sucuların hiç durmayan çıngırakları/ İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı.

     

    Şairin İstanbul’u gözleri kapalı olarak dinlemesi kendini tüm bilinciyle İstanbul’a vermesi içindi, İstanbul’un gerçekliğini hayal âleminde öyle daha iyi anlatabileceğini düşündüğü içindi.

     

    İnsanın bir şeye gözleri kapalı olarak atılması, girişmesi daha çok, o işin hakikatine vakıf olması, onu iyi, topluma, insanlığa hayrı, yararı bakımdan adı gibi bilmesiyle mümkündür. Bunun dışında, bir şeyin iyi olduğuna dair kişinin ilgili konularda güvendiği kişilerce ikna edilmiş olması gerekir. Bütün bunlar mümkün müdür, evet, mümkündür. Ama insan hiçbir zaman anlatılanları, söylenenleri sorgulamayı da elden bırakmamalıdır. Söylenenlerin doğruluğu, yanlışlığı, gerçekliği, yalan olması durumu ile ilgili olarak daima sorgulayan bir akla ve tavra sahip olması gerekir. Dinin emir buyurduğu tavır da budur. Böyle hareket edilmezse ne olur?

     

    Bir kere insan türlü savrulmalara, yalpalamalara, aldanışlara, aldanmışlıklara düçar olabilir. Her insan hata yapabilir, yaptığı bir işte savrulmalar yaşayabilir. Ama aklı kalbin, kalbi aklın emrine vererek birbiriyle birbirini kontrol edebilir. Böylece birbirine “gaz-fren”, enerji-kuvvet olabildikleri zaman bu aldanışlar, savrulmalar en aza iner.

     

    Bir arsanız var, oraya türlü türlü fidan dikeceksiniz. Fidanların temini için fidan satan yerlere gitmeniz, neyi isteyip neyi istemediğinize yönelik talebinizi onlara söylemeniz, ne tür bir fidan istediğinizi belirtmeniz gerekir. Siz de fidancıya güvenerek verilen fidanları alır, arsaya diker, fidanların yaşayabilmesi, hayata tutunabilmesi için gerekli olan asgari işleri yapmanız gerekir.

     

    Fidanları toprağa diker, onlar orada tutup da yeşermeye başladığında aldığınız fidanın ne fidanı olduğuna dair ilk ipuçlarını almış, görmüş olursunuz. Biraz daha zaman geçer, çiçek açar, çiçekleri meyveye durur, derken meyveleri olgunlaşır. İşte o zaman meyveyi toplayıp hasat ettiğinizde gerçekten anlarsınız yaptığınız işin doğruluğunu. O zaman tam olarak emin olursunuz aldığınız fidanların istediğiniz fidanlardan olduğunu.

     

    Yanlış fidan almış olabilir misin? Mümkündür. Bazen birbirine çok benzeyen ağaçlar vardır, onların yapraksız fidan hâlinden ne türden olduğunu işin uzmanı değilseniz anlayamazsınız. Kiraz diye alırsınız vişne çıkar, vişne diye alırsınız kiraz çıkar. Kirazın türlü türlüsü var; siz Napolyon istemişsinizdir, dalkıran çıkmıştır fidan vs. vs. Ama işin gerçekten güvenebileceğiniz ehline, uzmanına danıştığınız takdirde bu tür yanlışlara pek de düşmezsiniz. Ha, unutmadan söyleyelim; piyasada işin uzmanı olan çok çaylaklar yok değil. Onların uzmanlığı sadece çaylaklık yapmak, iyi bir tarımcı olmak değil.

     

    Bu dünyaya ait maddi hususiyetlerin burada böyle olması mümkün. Tabii her şey bu kadar netlikte olmuyor. Ama bir de sosyal olaylarda insanların doğru söylediklerini, sizi kandırmadıklarını nasıl bileceksiniz? Her insan doğru olsa, dürüst davransa hiçbir zaman sıkıntı yaşanmaz. Ama bunun böyle olması da mümkün değil, imtihan dünyasındayız çünkü. İlahi vahyin ışıkları altında geleceğe yürüyenler olduğu gibi o ışıkları söndürmeye çalışan, karanlık ruhlar da var ve olacaktır da!..

     

    Dünya, ahiretin/sonsuz hayatın tarlası” amenna! Hasadı ahirette yapılmak üzere bu tarlaya türlü meyve, sebze dikiyoruz. Bunu yaparken bazı anlatımlara da kulak kesiliyoruz. Ama kulak kesildiklerimiz doğruyu mu söylüyor, yanlışı mı söylüyor? Bunu bilmek hem kolay hem zor. Kolaydır; vahyin aydınlığında, akıl nimetini kullanarak anlatılanları bir bir sorgudan geçirerek hareket ederseniz bu kolaydır.  Zordur; anlatılanların doğruluğuna, yanlışlığına bakmadan her şeyi doğru kabul ederseniz gül niyetine farkında olmadan nice dikenler büyütmüş olursunuz.

     

    Fuzuli Üstat, gül temennası ile dikene su vermenin zayi olmayacağını, herhangi bir kayba sebep olunmayacağını söyler. Kendi bağlamı içinde doğrudur bu. Onun meseleyi bu kadar olumlu bir bakış içinde görmesinin temelinde şüphesiz sevgiliye duyulan hüsnüzannın gerçekliğe aykırı olmaması yönündeki sabit düşüncesi vardır. Bu sevgilinin âlemlere rahmet olarak gönderilen, iki cihan güneşi Hz. Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) olduğu düşünülürse dilek ve temenninin böyle olması bizi şaşırtmamalı. Çünkü Efendimiz, “Amelller niyetlere göredir.” buyurmuşlardır.

     

    Ama göz göre göre de sonucu kötülüğe çıkan bir iş ve eylemde, söz ve tavırda insan, sadece ve sadece “Benim niyetim iyiydi.” diyerek paçayı kurtarabilirler mi? Her şeyi gören, bilen, her şeyden haberdar olan Allah’tan ne gizlenebilir, ne saklanabilir ki?..

     

    Orhan Veli’nin İstanbul’u dinlemesi gibi, insan, doğru bildiği bir işe gözü kapalı girişebilir, çünkü onun kendine, topluma ve insanlığa faydalı olduğunu bilmektedir. O bu tavrı ile yanlış yapmış olmaz.

     

    İnsan bilmediğini araştırmalıdır; gelen bir haberi olduğu gibi doğru kabul etmek doğru değil. Onun gerçek olup olmadığını araştırdıktan sonra hükmünü öyle vermek senin asli görevindir. Sana akıl nimeti bunun için verilmiştir. Akıl nimetini kullananalar gül diyerek dikene su vermezler; dikenlere de gül umuduyla bakmazlar. Gül her zaman güldür ama diken de diken; diken hiçbir zaman gül olmaz. Dikene gül aşılarsan, o zaman belki gül olur. Ama bu başka bir şey. Ama diken her zaman dikenliğini yapar, gül de her zaman gül kokusu yayar.

     

    Gül diye düşündüğün tavır ve davranışlarının ebedi âlemde diken çıkmaması için onu vahyin ışıkları altında, Kutlu Beyan’ın ölçüleri ile ölç, biç ve tart; ona göre hareket et. O zaman gül diye temenni ettiklerin gül olarak karşına çıkar. Yoksa!... Rabbim o akıbetten bizleri korusun!..

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.