|   | 
  • Kiralık Kalem (Satılık Değil Ama)

    “DÖVME”LERİNİZ NELER SÖYLEMEKTEDİR

    {NUTİZM VE NUTİSTLER-28}

    (İNSAN RUHUNUN ESARET VE İSYAN BAYRAĞI “DÖVME” başlıklı önceki yazımın devamıdır.)

     

    EYYÜHEL EVLÂD! (EY ÇOCUKLARIM!) İnsan isek, yaratılmış olduğumuz ve başıboş bırakılmayacağımız ortadadır, demiştik. Yarat, sonra da atıver ortaya, ne halt ederse etsin... Hâşâ! Böylesi, bize yapılmış büyük bir zulüm de olurdu. Hayır, öyle değil; şükürler olsun ki kullanma kılavuzuyla birlikte satılan bir araç, örneğin bir buzdolabı gibiyiz. Her konuda bu kılavuza uyarsak sağlık, huzur ve mutluluk bizi çepeçevre kuşatır; diğer ifadesiyle, kılavuza uygun hareket ettiğimiz takdirde zarara uğramaktan korunacağımız ortadadır. O hâlde kılavuzu incelemek, ona uymak, yararımızadır. Hele ki bu emanet bize zimmetli verilmiş ise, kılavuza göre hareket etmemiz bir zorunluluktur. Bu zorunluluk, farkına varmayanları da doğal sonuçlarıyla bağlar ama dini olanlar için çok daha özel ve etkin bir bağlayıcılık taşır.

     

    Dini olanlar, dövme konusunu da öncelikle kendilerine verilmiş kılavuz kitaplardan araştırmalıdırlar. Şu alıntılara bir göz atalım (Aynen aktarıyorum.):

     

    {{İlkbahar geldi ve çoğu insan dövme yaptırmaya başladı. Şunu belirteyim ki dövme yaptırmaya kesinlikle karşı değilim aksine çok hoşuma gidiyor. Fakat bir tane bile dövmem yok yaptırmak istiyorum ama bir türlü kafamda netleştiremiyorum. Ne yaptıracağıma karar verememek bir yana bir de olayın manevi boyutunu araştırmaya karar verdim. İnterneti karıştırdım her kafadan bir ses çıkıyor. Ben de kendimi ve benim gibi düşünen insanlar için üç büyük dinin din adamlarına sordum. Dövme yaptırmak günah mı?

     

    Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı:

    Vücuda iğneler batırılıp, açılan deliklere boyalı maddeler konularak yapılan dövme, eski çağlardan beri yapılan bir cahiliye âdeti olup, sağlık açısından zararlı olduğu gibi, dinen de yasaklanmıştır. Nitekim dikkat çekmek, daha güzel görünmek amacıyla, yaratılıştan verilmiş olan özellik ve şekillerin değiştirilmesi İslam dininde, fıtratı bozma kabul edilerek yasaklanmıştır (Nisa 4/119). Hz. Peygamber (s.a.s.), süslenmek maksadıyla vücuda dövme yapmak, dişleri incelterek seyrekleştirmek gibi ameliyeleri, yaratılışı değiştirmek, fıtratı bozmak kapsamında değerlendirmiş ve bunu yapanların ve yaptıranların Allah’ın rahmetinden uzak olacağını bildirmiştir (Buhari, Libas, 83–87; Müslim, Libas, 33). Dolayısıyla dövme yaptırmak caiz değildir.

     

    Diyanet İşleri Alo Fetva Hattı:

    Caiz değildir. Vücudunuza yapacağınız şekiller, hele hele yılan gibi figürler yasaktır, günahtır.

    Hahambaşı Genel Sekreteri Yusuf Altıntaş:

    Beden üzerinde dövme yapmak/yaptırmak Musevi inancı mensupları açısından Musevi dininin temel ilahi metni olan Tora/Tevrat metinlerinde bir tanrısal buyruk olarak men edilmiş bulunmaktadır. Tevrat vücuda dövme yaptırmayı, ölü arkasından düzenlenen ağıt sırasında ağlayanın tırnaklarıyla yüzünü yırtması olayı ile birlikte ele almış ve "Ölüler için bedeninizde yara açmayacaksınız, kendinize dövme işaret koymayacaksınız." (Levililer, 19/28) cümlesiyle her ikisini de yasaklamıştır.

     

    Türkiye Ermenileri Patrikliği Başpiskopos Aram Ateşyan:

    Bu Hıristiyanlıkta tartışmalı bir konu olmaya devam ediyor. Ancak putperestlik tehlikesi yoksa Hıristiyanlık bu konuyu bir sorun yapmamıştır. Örneğin Jeruşalim’e (Kuddüs) hacca giden Hıristiyanlar, bunun bir hatırası olarak ellerine, kollarına ya da omuzlarına haç işareti yaptırırlar. Bazen de kutsal isimleri vücutlarına dövme yaptıran Hıristiyanlara rastlanır. İncil’de yazdığı gibi, “İmana dayanmayan her şey günahtır”. (Romalılar 14.23) Bir imanlı bu tür tartışmalı konularda şu soruları sorarak kendi için doğru yanıtı bulmalıdır. Niçin dövme yaptırmak istiyorum? Benim için ne kadar önemli? Yaptıracağım şekil imanımla ne ölçüde bağdaşıyor? Sağlık risklerine değer mi? Bedenimle gösteriş yapmak ya da gururlanmak imana uygun mudur? Bilerek ya da bilmeyerek yaptırdığım bazı simgeler kötü ruhları ve uğursuzluğu üstüme çeker mi? Arkadaş ve moda baskısına nereye kadar boyun eğmeliyim ve nerede “dur” demeliyim? Bu ve benzer sorularla imanlı Hıristiyan kendi cevabını bulacaktır. Aziz Pavlus’un dediği gibi, “Kesinlikle biliyorum ki, hiçbir şey kendiliğinden murdar değildir. Ama bir şeyi murdar sayan için o şey murdardır” (Romalılar 14.14)

     

    Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu:

    Bu konuda Kuran-ı Kerim’de bir ayet yok bildiğiniz gibi hocalarımız da bunu söylemiştir ama Hz. Peygamber bir hadis içinde dövmeyi yasaklıyor ... ama dövmenin yasak olması alınan abdesti ve kılınan namazı geçersiz kılmıyor. Gusül veya abdestin kabul edilmesi ayrı bir şey, dövmenin yasaklanmış olması ayrı bir şey.

     

    Prof. Dr. Zekeriya Beyaz:

    Benden diğer hocalar gibi “dövme caiz değildir” diye bir cevap beklemeyin. Çünkü abdest tutmaz diye bir şey söz konusu bile değil. O yüzden günah değildir dövme sadece dikkat çekmek isteyen, aşağılık duygusu olan, topluma kendini ispatlamak isteyen insanların yaptığı geçici bir hevestir. Dövmeyi yaptırıp sonra hevesleri geçince silmek için doktor doktor koşturup dururlar. Bence heveslenen insanların geçici dövme yaptırmaları daha uygundur.}}

     

    Zekeriya Beyaz Hoca bile böyle bir hüküm veriyorsa diğer değerlendirmeleri incelemeye gerek kalmamıştır diye düşünüyorum. Ancak şu metni de ekleyeceğim:

     

    {{İlâhî dinler dövmeyi yasaklamıştır. 

    Arapça'da "veşm" kelimesiyle ifade edilen dövme, Hz. Peygamber devrinde Câhiliye çağının bir uzantısı olarak, özellikle kadınlar arasında yaygın bulunuyordu.

    En güzel şekilde yaratılan insanın tabii görüntüsünde değişiklikler yapılmasını hoş karşılamayan Hz. Peygamber, bu türden çeşitli uygulamalar yanında dövmeyi de yasakladı; dövme yapan ve yaptıran kadınlara Allah'ın lanet ettiğini bildirdi. Bir fiili işleyenin Allah ta­rafından lanetlenmesi onun haram ol­duğunu gösterir. (bk. Buhârî, Libâs, 87; Müslim, Li­bas, 119-120)

    Konu ile ilgili hadis metinlerinde sadece kadınların zikredilmesinin sebebi, Arap toplumunda bugün olduğu gibi daha çok kadınların dövme yaptırmasıdır. Dövme yaptırmanın dinî hükmü açısından kadınla erkek arasında fark yoktur.

    - Dövmeyi yaptırmış olan bir insan nasıl hareket edecektir?

    İmam Nevevî, sağlık bakımından zarar vermediği takdirde dövmenin vücuttan giderilmesi gerektiğini söyler. Yapılacak operasyonun vücuda zarar vermesi veya geride çirkin bir manzara bırakması sebebiyle dövme giderilemezse kişi tövbe etmekle günahından kurtulur. (Şerhu Müslim, XIV/106; bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Dövme md.)

    Bundaki hüküm, dövmeyi yaparken kullanılan maddeye göre değişir. Şayet bu maddeler dinen necis sayılanların arasında bulunuyorsa, dövme de o hükme girer. Şayet temizse, o da temizdir. Bunda yapılacak şey, şayet ufak bir müdahale veya ameliyatla hallediliyorsa gidermeye çalışmaktır. Şayet giderilemiyor, buna da imkân bulunamıyorsa, o şekilde bırakılır. Çünkü Cenab-ı Hak kuluna kaldıramayacağı yükü yüklemez, onun üstesinden gelemeyeceği, yapamayacağı şeyleri istemez.

    Selam ve dua ile... Sorularla İslamiyet}}

     

    İslâm adına bir dinî hüküm verecekseniz, duygusal davranmamalısınız, hele önyargınız hiç olmamalıdır. Veee “in my opinion”lardan, yani bence’lerden kaçınmalısınız. Kitap vardır, sünnet vardır, kıyas-ı fukahâ vardır, icmâ-i ümmet vardır... bu yollarla varılacak sonuç, (doğru kullanmayı biliyorsanız) aklınıza da uyacaktır. Ama arz ettiğim gibi, duygularınızı, önyargılarınızı bir kenara koyacaksınız; aklınıza öncelik verme konusunda da temkinli olacaksınız. AKIL ASLINDA ÇOK AKILSIZDIR, SİZE ÇOK AKILSIZCA ADIMLAR ATTIRABİLİR.

    Ben, maalesef dövme konusunda hem duygusal hem de önyargılı bir tutum içindeyim. Öyle ki, yukarıda verdiğim alıntıların bile hoşuma gitmeyen bazı yerlerini kesip çıkarttım. Yanlış bu. Bu cümleden sonra biraz daha objektif olmaya çalışacağım. Ve diyeceğim ki:

    Dinimiz, vücudumuza boyalar sürme konusunda çeşitli izinler veriyor ve çeşitli özendirmelerde de bulunuyor aslında. Yeri, zamanı, ölçüsü ve hikmetleri yine dinde saklı kalmak şartıyla. İlk aklıma gelen; savaş zamanında savaşçı erkeklerin sakallarına kına yakarak kızıl bir renk vermeleridir. Hattâ Barbaros Hayreddin ve leventlerinin bu özellikleriyle düşmanlarını çok şaşırttıklarını okumuştum. Bunun hikmetini anlamışsınızdır. Saçları ağaran erkeklere, kına ile boyama ruhsatının verildiğini de bir kaynakta okumuştum. Sonra, erkekler de dahil, insanların gözlerine sürme çekebilmeleri izni bulunduğunu hepimiz biliyoruz. Sünnet olması yönüyle bir özendirme de taşıyan bu uygulamanın, başta tıp açısından, hikmetleri araştırılmalıdır. Kadınların, kocalarına güzel ve çekici görünecek şekilde (günümüzdeki bazı kadınların yaptıkları gibi elin heriflerine güzel görünecek şekilde değil tabi) süslenmeleri özendiriliyor. Ağırlıklı olarak yüze, saça ve ellere çeşitli maddeler sürerek yapılacak olan bu süslenmelerin hikmetlerini de herkes kolaylıkla anlayabilmektedir, değil mi? Efendiler Efendisi’nin (gerçi onu aslında bir mühür olarak kullanıyordu ama) parmağındaki yüzüğün bir süs boyutu taşıdığı da düşünülebilir. Dahası, ben, sarığın diğer bütün hikmetlerinin yanı sıra bir süs niteliği taşıdığını da düşünüyorum. Yeni bir giysi giyinmek bile, peygamberler de dahil, insan nefsinin hoşuna gidiyor, bunu da teslim etmeliyiz. Yeni bir giysi giyinmede de bir güzelleşme, bir süslenme hissesi yok mudur?

     

    Buradan hareketle (ama tabi ‘neyi, niçin yaptığımız’ sorusunun cevabını gözden ırak tutmamak kaydıyla) makul ölçülerde, necis maddeler kullanılmadan ve bize emaneten verilmiş vücuda zarar vermeden, dince yasaklanmamış şekillerle, motiflerle yaptırılacak geçici dövmeye cevaz verilebileceği sonucu çıkarılabilir. Mİ? İnanın bu noktaya varmışken bile bir yanlış yapma korkusuyla cevap vermekten çekiniyorum. Siz kendi cevabınızı kendiniz veriniz en iyisi. Ancak, tercihinizi yaparken yukarıdaki alıntıların ışığını kullanmanızı öneririm. Konunun psikolojik boyutunu, ölçü boyutunu sizler iz’an ve vicdan pertavsızıyla masaya yatırırsınız zaten, değil mi? Bu da akıl nimetiyle donatılmış insanoğlunun bir vazgeçilmezi olmalıdır. Yakışır.

    Önceki yazımda, kızlarımın kulaklarını küpe için deldirmediğimi, benim vesayetimde yaşadıkları sürece buna izin de vermediğimi arz etmiştim. Allah insanı ahsen-i takvimde yaratmıştır, her insan yeterince, hatta fazlasıyla güzeldir. Cerrahî operasyonlar gerektiren zorunlu durumlar haricinde bedenimize fizikî müdahale yapmaya hiç gerek yoktur. Kadınlar için, elâleme göstermek niyetiyle olmayacak şekilde süslenme, gayet normaldir ama bunun için ille de kulağı, burnu ya da başka yerleri deldirmeğe gerek yoktur. Erkeklere gelince... (şimdilerde çok rastladığımız erkekimsiler, erkekimtıraklar gibi olmak istemiyorlarsa) şıkırdım şıkırdım süslenme eğilimi ve uygulaması erkeklikleriyle de bağdaşmaz diye düşünüyorum. Hele hele özgün bir yol da tutmaz, yalnızca moda ve taklit güdüsüyle hareket ederlerse, erkeklik karizmasını külliyen çizdirmiş sayarım öylelerini. Rıza-yı İlâhî niyetiyle yapılanlar dışındaki taklitçiliği bir kişilik bozukluğu olarak görmekteyim.

    Kalıcı dövmenin haram olduğunu peşinen saklı tutmak durumundayız. Ama ille de bir şeyler söylenecekse; “Dövme hakkındaki hükümler, yaptıranın cinsiyetine, dövmenin boyutuna, içeriğine ve biraz da estetik olup olmayışına göre değişir.” diyebiliriz belki.

     

    Modern çağın pompalamasıyla, değerlerimizde ve değer yargılarımızda büyük değişiklikler meydana geldi. Dün kadınlarda aranan özellikler de erkeklerde aranan özellikler de bugün değişime uğradı maalesef. Dövmeli erkekler de dövmeli kadınlar da güzel, şirin, çekici bulunabiliyor. Oysa dövme, fıtrata isyanın, ruhtaki bir kavganın, itaatsizliğin, meydan okumanın yansımalarından biri olarak okunmalıdır. Bir olgunluk, bir dinginlik, bir tatmin, bir sükûnet, bir barış göstergesi sayılamayacağını teslim etmek durumundayız. Hayatını eğitime adamış biri olarak, dövme yaptıranların (özellikle erkeklerin), akl-ı selim ve sağduyu sahibi, mesleğine hâkim piskologlarla, psikiyatrlarla görüşmeleri durumunda çok ilginç noktalara varılacağından eminim. Demin de belirttiğim gibi, dövmenin boyutu ve içeriği de farklı sırların ortaya çıkmasında kesinlikle katkı sağlayacaktır. Kadınların dövme yaptırmalarında ise, bu dövmeyi kime, kimlere göstermek niyeti taşıdığı çok şey ifade eder.

    “İnsanlar, vücutlarının yalnızca görünen yerlerine mi dövme yaptırıyorlar acaba?” diye sormuştum önceki yazımda. Bu soruyu, bilmediğim için değil de konuya dikkatinizi çekmek için sorduğumu hepiniz zaten anlamışsınızdır. Cevap, çok mânidar, çok düşündürücü. Detaylandırmayacağım, siz de biliyorsunuzdur, ben kesinlikle biliyorum nerelere ne dövmelerin yaptırıldığını. Gösterilmeyen yere dövme yaptırır mısınız siz, dövme yaptıracak olsanız? Evet evet, mesleğinde gerçekten uzman, akl-ı selim, iz’an ve insaf sahibi, gerçekleri söylemekten korkmayacak psikologlarla, psikiyatristlerle masaya yatırmak gerekir bu konuyu.

     

    EN BÜYÜK ACI BURADA BAŞLIYOR: “Bu vücut benim değil mi?” EVET ÖNCE BUNU BİLELİM: BU VÜCUT BİZİM DEĞİLDİR... ALLAH’IN ÇİRKİN BULDUĞU, HARAM KILDIĞI BİR ŞEYİ GÜZEL BULMA LÜKSÜNE DE SAHİP DEĞİLİZ. DOLAYISIYLA YİNE İSTEYENLER DÖVME DENİLEN SAÇMALIĞI YAPTIRABİLİRLER AMA BUNUN DOĞRU VE GÜZEL OLDUĞU ALGISINI POMPALAYAMAZLAR. Vesselâm.

     

    *** NUTİZM VE NUTİSTLER isimli kitabım, (kitapyurdu.com) üzerinden alınabilir. Tavsiye ederim.

     

    R. Serdar Özmilli

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.