|   | 
  • Nurettin Bilgen

    ÖĞRETMENLİK BİR SEVDADIR!

    Selamların en güzeliyle selamlıyorum sizi çok kıymetli dostlarım.

     

    Dünyada 1994 yılından bu yana her yıl 5 Ekim'de düzenlenen UNESCO Dünya Öğretmenler Günü, öğretmenlerin küresel ölçekte sahip oldukları etkinin artmasına yardımcı oldu. Aynı şekilde Ülkemizde de Mustafa Kemal Atatürk'ün başöğretmen olduğu 24 Kasım günü, 1981’de Atatürk’ün Doğumunun 100. Yılı’nda Öğretmenler Günü olarak ilan edilmiştir. Bu sebeple o tarihten günümüze 24 Kasım Haftası Öğretmenler Günü olarak kutlanır; bir hafta boyunca bu anlamda etkinlikler devam eder. (24 Kasım 1928 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Millet Mektebi Talimatnamesi'nin 4. maddesi, Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal'i Başmuallim olarak yasalaştırır.)

     

    Konumuza başlamadan önce kendisi de 27 yıl öğretmenlik ve eğitimci akademisyenlik yapan Abdurrahman AYDINLI Hoca’nın geçen hafta vefat ederek aramızdan ayrılan şair Sezai Karakoç’un (Allah rahmet eylesin.) “Diriliş düşüncesi” etrafında da değerlendirilebilecek olan “Öğretmenlik Bir Sevdadır” adlı şiirini buraya yazalım:

     

    Öğretmenlik bir destandır, engin ülküsüyle yazılan! 

    Yüce bir sevdadır o; nice adsız sevgiliye duyulan!

    Bir davadır yaşatmaya, sevmeye, dirilişe dair! 

    Taassubu yok etmek ve karanlığı ışığıyla boğmaktır, 

    Bir nurdur öğretmenlik! kutsal bir ışık ve meşaledir, 

    Aç kalmayı bilmektir, asla sevgisiz kalamasa da! 

    Âb-ıhayattır güçsüz ve yetimlere, anne ve babalıktır, 

    Yaşatma uğruna ölmektir öğretmenlik!

    Bir gün görevden vedasız gitmektir;

    Eserleriyle ebedileşmektir, sonunda dünyadan sessizce geçmektir öğretmenlik!

     

    Öğretmen sadece bilgi aktaran birisi değildir. Öğretmenlik meslek olarak ta hiç olmazsa öğretmen olup kolay para kazanayım düşüncesi ile ve amaçsızca yapılacak basit ve önemsiz bir meslek değildir.

     

    Öğretmenlik muallim olmanın yanında mürebbiye olabilmektir. Yani tertemiz zihinleriyle karşısına gelen gelecek kuşağın büyükleri olacak olan yavruların zihinlerine modern bilgiler vermenin yanında, kalplerine insan sevgisi, vatan ülküsü ve saygın olmayı nakşetmektir.

     

    Bir olay iki öğretmen!

     

    İstanbul’un bir gecekondu semti olan İmar Blokları’nda, bir ortaokulda, sınıfın arka sıralarında oturan Pelin, günlerden bir gün çok üşütmüş ve hastalanmış olarak sınıfa gelmişti. Gelmişti ama şiddetli ağrısı ve sık öksürmesi başta kendisini sonra da duyarlı tüm sınıf arkadaşlarını üzmüştü. O sırada dersi için sınıfa gelen İngilizce Öğretmeni Nesrin Hanım “Günaydın arkadaşlar!” diye selam verip masasına yöneldiği sırda gözüne derin derin öksüren, gözleri ve burnu iki göz iki çeşme olup akan Pelin’i gördü. Hemen çantasını masaya bırakıp Pelin’e yöneldi ve “Çok geçmiş olsun Pelin’ciğim!” dedi. Ardından da çantasından kâğıt mendil getirip ona uzattıktan sonra sınıf arkadaşı Ayşenur’u yanına çağırdı, cebinden çıkardığı bozuk paraları verdi; “Ayşenur, Pelin ile beraber kantine gidin, ikiniz de sıcak naneli limonlu birer çay için!” dedi. Ayşenur “Peki, öğretmenim.” deyip arkadaşının kolundan tutarak sınıftan çıkıp kantine gittiler.  

     

    Şimdiki olayımız ise Denizli’de bir İmam Hatip Lisesinde okuyan bir öğrencinin başına gelen benzer bir olay. Süleyman’ın Kuran’ı Kerim dersinde meslek dersleri hocası ile yaşadığı bir olay. O günkü dersi için sınıfa gelen Hayri Hoca başı ile selam verip “Oturun!” dedi ve masaya geçti. Henüz defteri imzalamamıştı ki Süleyman’ın öksürdüğünü ve sıkça hapşırdığını gördü. Kızgın bakışı ve yüksek sesiyle “Süleyman buraya gel!” diye bağırdı. Süleyman ağır ağır ve hasta olduğu hâlde Hoca’nın yanına geldi; “Buyrr… hoc.m!” diyebildi. Hoca “Hafta sonu sokaklarda top oynayıp üşütürsün ha, bu günkü ödevini yaptın mı?” dedi. Süleyman konuşamadı ve öksürmeye devam etti. Hayri Hoca Süleyman’ın akan burnunu parmakları ile sıkarak eline geleni da Süleyman’ın sırtına sürdü ve hafiften sırtına vurdu. “Geç şimdi, otur yerine!” diye de azarladı.

     

    İşte benzer bir olay ama farklı iki öğretmen davranışı! Pelin ve arkadaşları Nesrin Öğretmeni her zaman çok sevdiler; selam, sevgi ve saygıda asla kusur işlemediler. Süleyman ve arkadaşları da Hayri Hoca’yı ve onun dersini asla sevmediler. Asla sevgi ve saygı da duymadılar. Benzer olaylar ve farklı öğretmen modelleri o kadar çok ki!

     

    Tüm eğitimci öğretmen arkadaşlarımın 24 Kasım Öğretmenler gününü yürekten kutluyorum.

     

    ***

    Madrid Avrupa’nın güney kapısı

     

    Geçen hafta Lizbon’daki “SecureAll-Herkes için Güvenlik” adlı bilimsel bir toplantı için yola çıkmış; önce Madrid’e varıp otele yerleşmiştik. O akşam, iyice dinlenip yorgunluğumuzu attıktan sonra, sabah 7 kişilik bir araba kiraladık. Önce Madrid’te gezilecek yerleri birer birer gezdik. Madrid, İspanya'nın başkenti ve Madrid bölgesinin yönetim merkezi olup; İber Yarımadası'nın orta kesiminde 820 metre rakımında yer alır. Madrid; İstanbul, Moskova, Paris ve Londra'dan sonra Avrupa'nın en kalabalık beşinci şehridir; Ulusal İstatistik Enstitüsü'ne göre 2020 yılı itibarıyla şehir, 6.550.000 kişilik bir nüfusa sahiptir.  İdari merkez yani başkent olmasının yanında; sanayi, ticaret, eğitim, turizm, spor, sanat ve kültür alanlarında da çok gelişmiştir.

     

    Madrid’te sırasıyla şuraları gezdik: 1-Avrupa Kapısı ve Çevresi, 2-Madrid Kraliyet Sarayı, 3-Prado Müzesi, 4-Retiro Parkı, 5-Palacio De Cristal 6-Sabatini Bahçeleri ve daha pek çok yer. 

     

    Sevgili dostlar, bu yazıyı yazarken eşimi de İsviçre’ye, kızım, damadım ve torunumun yanına gönderme telaşı vardı o yüzden Seyahat notlarımı burada bırakıp haftaya Toledo’dan devam edeceğiz. Tekrar görüşünceye dek Hoşça kalın dostça kalın! 

     

    ***

    Eğitim hayatta başarının anahtarıdır ve öğretmenler öğrencilerinin hayatlarında kalıcı bir etki bırakır!” 

    S. Ortiz

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.