|   | 
  • Cevahir Kadri

    Söz Denizinde Türkçenin İşaretçileri

    Türkçem, benim ses bayrağım” demişti büyük usta, Türkçenin yakın dönem söz sultanı, merhum Dağlarca, “Türkçe Katında Yaşamak” adlı şiirinde. Bütün güzellikleri ifade için türlü türlü manzaraları şiirce betimleyerek duygusal bir harman halinde Dağlarca sunar bize. Ve sonra der:

    “Seslenir seni bana yakın uzak,

    Yeryüzü mavisinden gökyüzü yeşiline,

    Tutsak uluslar var ya geceler boyu

    Onlar için

    Yitik özgürlükler için,

    Türkçe, haykırmak”

     

    Yine büyük söz ustalarından Bahattin Karakoç da “Şair ses avcısıdır.” der. Şairler de sesi avlama işini dilde bilhassa şiirle gerçekleştirirler.

     

    Fransız şair S. Mallarmé de “Şiir fikirlerle değil kelimelerle yazılır.” der. Bunu söylerken şiirin bir şey için amaç oluşturulmadığını, oluşturulmayacağını ve şiirin bizatihi kendisini anlatması, ortaya koyması için yazılabileceğini ifade eder.

     

    Bilenler bilir. Türkçe, bundan 745 yıl önce Karamanoğlu Mehmet Bey'in fermanıyla devlet dili ilan edilmiştir. Bu sebeple 13 Mayıs Türk Dil Bayramı olarak kutlanmaktadır. Ülkemizde 26 Eylül de Türk Dil Bayramı olarak kutlanır. 1932 yılında Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kurulmasının ardından cemiyet ilk Türk Dili Kongresini 26 Eylül 1932’de yaptığı için o gün de Türk Dil Bayramı olarak kutlanagelmektedir.

    Bu vesile ile Türk dili ile nice güzel eserler vererek Türk diline hizmet eden ve gönül veren herkese teşekkür eder, eserleri ile Türk dilini yaşatan, geliştiren yazar ve şairlerimizin şahsında herkesin 13 Mayıs Türk Dil Bayramı’nı kutlarım.

     

    Türk dili ile yazılmış ister düzyazı isterse şiir, ne kadar eser varsa bunların tamamı Türkçenin ilgi alanı içerisindedir. Ama bir de gerçekten Türkçe üzerine yazılmış yazılar, şiirler; eserler, kitaplar vardır. Bir yazının imkânı ölçüsünde onlardan bahsetmeye çalışalım. Eserlerin tamamından bahsedebilmemize elbette imkân yok.

     

    Yazının icadından sonra bir gerçeği daha dillendirmiş insanoğlu, atalarımız: Söz uçar, yazı kalır. Her türlü meramımızı anlatmaya vesile kıldığımız Türk dili ile verilen eserleri ortalama bir tarihsellik akışına göre hatırlamak gerekirse şöyle bir yol izleyebiliriz: Sözlü edebiyat sonrasında, bugünden geriye gittiğimizde, Türk dilinin bilinen yazılı ilk eseri Orhun Abideleri’dir. İsimlendirmede dileyen dilediği kelimeyi kullanabilir; abide, anıt, kitabe, yazıt bir tercih meselesinden başka bir şey değildir. Konuyla ilgili olarak Orhon Yazıtları(Talat Tekin), Orhun Abideleri (Muharrem Ergin) ve Orhun Yazıtlarının Söz Dizimi (Cengiz Alyılmaz) adlı çalışmalar Türk dilinin tarihi varlığı ve zenginliği açısından oldukça önemlidir.

     

    Türk dili ile verilen yazılı eserlere içerik açısından baktığımızda, bunları genel olarak iki kategoride ele almak mümkündür: Birincisi, bizatihi dille, Türkçeyle alakalı olan kitaplar, ikincisi, dilin dışındaki konularda yazılmış kitaplar. Bu yazımız birinci tür kitaplar üzerinedir.

     

    Türk dili üzerine yazılmış ilk eser, Kaşgarlı Mahmut’un “Divanü Lügati’t-Türk” adlı sözlüğüdür. Eserin, Araplara Türkçeyi öğretmek ve Türkçenin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu göstermek amacıyla yazıldığı Kaşgarlı Mahmut tarafından ifade edilir.

     

    On üçüncü yüzyılın ikinci yarısında Gırnata’da doğan ve on dördüncü yüzyılın ikinci yarsına doğru vefat eden Endülüslü âlimlerden Ebu Hayyan el-Endelüsî; Kitâbü’l-İdrâk li-lisâni’l-Etrâk (Araplara Türkçe öğretmek amacıyla yazılmıştır.), Zehvü’l-mülk fî naḥvi’t-Türk, el-Efʿâl fî lisâni’t-Türk ve ed-Dürretü’l-muḍıyye fi’l-luġati’t-Türkiyye adlı henüz ele geçmeyen eserleri telif etmiştir. Türkçemiz açısından bu eserler, hiç şüphesiz büyük öneme sahiptir. Eserlerin bulunup incelenebilmesi Türkçemize apayrı bir değer katacaktır.

     

    Türk Dili konusunda bir başka önemli eser, Çağatay sahasının önemli şair ve yazarlarından Ali Şir Nevai tarafından kaleme alınan “Muhakemetü’l-Lügateyn”dir. Nevai bu eserini, Türkçenin Farsçadan daha zengin ve üstün bir dil olduğunu ortaya koymak amacıyla yazdığını belirtir.

     

    On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında, Şeyh Süleyman Buhari Efendi tarafından “Lügat-i Çağatayi ve Türk-i Osmani” adıyla kaleme alınmış bir sözlük çalışması vardır. Söz konusu eser ve yazarıyla ilgili olarak Sevda Kaman, bir makalesinde bize şu bilgileri verir: “Buharalı aristokrat bir ailede yetişen, din adamı, elçi, diplomat, sözlük yazarı kimlikleriyle tanınan Şeyh Süleyman Efendi-i Özbekî el-Buhârî (1821-1890) kültürel ve siyasi hizmetlerinden dolayı pek çok kaynakta sıra dışı bir derviş olarak nitelendirilmiştir. Edebiyata, dile ve folklora düşkün biri olan Süleyman Efendi 1882 yılında Türk dilinin asıl edebî dili olarak Çağatay Türkçesini gören Tanzimat aydınları arasında oldukça ses getiren Lugat-i Çağatay ve Türkî-i Osmânî adlı sözlüğü yazmıştır. Sözlüğünde Nevâyî, Baykara, Lutfî, Agehî, Mûnis, Mir Haydar gibi tanınmış Çağatay şairlerinin şiirlerinden yararlanan Şeyh Süleyman Efendi otuz üç madde başına tanık olarak kendi şiirlerinden örnekleri sıralamış, şiirlerinde Nakşî mahlasını kullanmıştır.”

     

    Konu sözlükten açılmışken Tanzimat Döneminde hazırlanmış ve bugün bilhassa tarih ve edebiyat sahalarında çalışanların ellerinden hiçbir zaman düşürmediği iki kaynak vardır: Birincisi, Şemseddin Sami tarafından hazırlanan, o dönemin en kapsamlı sözlüklerinden olan “Kamus-ı Türkî”dir. Yazar, Osmanlıca redderek buna karşı çıkmış, dilin Türkçe olarak adlandırılması gerektiğini belirtmiştir. İkinci eser de yine dönemin önemli ediplerinden, Muallim Naci tarafından hazırlanan “Lügat-i Naci” adlı sözlüktür.

     

    Tanzimat’tan Cumhuriyet’e giden süreçte bunlardan başka “Müntahabât-ı Lugat-I Osmâniyye, Lehce-i Osmânî, Lugat-ı Remzî, Lugat-ı Ebûzziyâ, Kâmûs-ı Osmânî, Mükemmel Osmanlı Lugatı, Resimli Kâmûs-ı Osmânı, Lugat-ı Cûdî, Yeni Türkçe Lugat, Yeni Resimli Türkçe Kâmûs” gibi sözlükler hazırlanmıştır. (insak.net)

     

    Türk dili için ve Türkçe hazırlanmış sözlükleri ayrı bir yazıda ele almak lüzumu vardır. Diğer sözlük çalışmalarını bu bağlamda başka bir yazıya havale edelim.

     

    Şimdi de Türkçe üzerine kaleme alınmış deneme, sohbet, fıkra ve makaleleri içeren düzyazıları içeren kitaplardan bahsedelim. Temel özelliklerinden bahsetmek gerekirse bu kitapların ele alınan konular, ele alınış ve işleniş tarzları bakımından dilde sadeleşme, arılaştırma, özleştirme çabalarının lehinde olanlar, bunlara karşı çıkanlar; Türkçenin inceliklerini deneme tadında ifade etme gayretiyle ele alınanlar, Türk dili üzerine akademik bilgilerin genel okuyucuya hitap eden bir üslupla verilenler olarak özetlenebilir.

     

    Mustafa Kemal Atatürk döneminin en önemli gazetecilerinden olan Çankaya kitabının yazarı Falih Rıfkı Atay’ın Türk dili üzerine yapılan çalışmalar kapsamında gazetelerde yayımlanan yazılarını “Dil Yazıları” ile kitaplaştırmıştır.  Bu bağlamda Agah Sırrı Levend’in “Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri”ni, Doğan Aksan’ın “Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü ve Yarını”nı, Şerafettin Turan ve Sevgi Özel’in birlikte kaleme aldıkları “Türkçenin Dil Devriminin Öyküsü”nü ve Rekin Ertem’in “Elifbe'den Alfabeye”, Doğan Aksan’ın, “Türkçenin Bağımsızlık Savaşımı” adlı eserini sıralamak mümkündür.

     

    “Dil Devrimi”nin yanlışlarının, dile verdiği zararların, dile müdahale etmenin sakıncalarının ele alındığı şu eserler de oldukça kıymetlidir. Türkçenin Karanlık Günleri (Necmettin Hacıeminoğlu), Dil Çıkmazı (Sebati Ataman), Uydurma Olan ve Olmayan Yeni Kelimeler Sözlüğü (Faruk K. Timurtaş), Türkçemiz ve Uydurmacılık (Faruk K. Timurtaş), Türkçe Meselesi (Ali Fuat Başgil), Türkçenin Sırları (Nihat Sami Banarlı), Dilde Birlik (Ahmet Bican Ercilasun), “Yüzyılın Soykırımı”, “Dil Kültür Yabancılaşma” (D. Mehmet Doğan) bu bağlamda kaleme alınmış eserlerdendir.

     

    Türkçenin kullanımına ilişkin bazı yanlışların olduğunu, bunların nasıl ortadan kaldırılabileceğine dair meselelerin ele alındığı, genel olarak dil yanlışları bağlamında yazıları içeren eserler vardır. Bunların başında Ömer Asım Aksoy’un değişik zamanlarda, genişletilerek farklı baskıları yapılan Dil Yanlışları adlı eseri gelir. Bundan başka Dil ve Anlatım Bozuklukları (İsa Güleç), “Öğretemediğimiz Türkçe”, “Dil Hurafeleri”,“Türkçem Mahzun Ben Mahzun” (Kemal Ateş), Türkçe Off (Feyza Hepçilingirler), Türkçede Dil Yanlışları (Yakup Yılmaz), “Dil Meseleleri”, “Türkçe Sorunları Kılavuzu”, “Dilimiz, Dillerimiz” (Necmiye Alpay), Dil Kiri El Kiri (Sevgi Özel) ve Uzun Lafın Türkçesi (Alper Bayındır) önemli eserlerdendir.

     

    Türkçenin zenginliklerini, inceliklerini, güzelliklerini kelime, deyim ve cümle bağlamında ele alan yazılardan oluşan eserler vardır. Bu bağlamda “Kelimelerin Seyir Defteri”, “Söz Okyanusunda Yolculuk” (D. Mehmet Doğan), Önce Dil (Sami Selçuk, Yargıtay Onursal Başkanı), “Sürmeli Türkçe”, “Türkçenin Huzurunda” (Şeref Yılmaz), Düşünen Türkçe (Ali Akar), Anlamak ve Anlatmak (Oya Adalı), Dilin Öte Yakası (Emin Özdemir), Bunlardan başka Doğan Aksan tarafından kaleme alınan  “Anlambilim”, “Dil, Şu Büyülü Düzen”, “Şiir Dili ve Türk Şiir Dili”, “Türkçenin Gücü”, “Türkçenin Sözvarlığı”, “Yaşayınca” adlı kitaplar bu sahada okunması gereken güzel eserlerdendir.

     

    Bir de genel olarak Türkçe hakkında, Türkçenin tarihçesi, yaşadığı coğrafya, dünyada nerede, ne kadar kimse tarafından konuşulduğu, dilbilimsel, yapısal özellikleri vb. konularda kaleme alınmış eserler vardır. Bunlar arasında Türk Dilinin Yurtları (Nevzat Özkan), Her Yönüyle Dil (Doğan Aksan), En Eski Türkçenin İzinde (Doğan Aksan), Türkçenin Gizemi (Fuat Bozkurt), Türkçede Söz Dizimi (Leyla Karahan), Türk Yazı Sistemleri (Hatice Şirin User), Türkçede Zaman ve Görünüş Sistemi (İbrahim Ahmet Aydemir), Erdemin Başı Dil -Türkçe Üzerine Konuşmalar- (Emin Özdemir), Türkçe Üzerine - 1 Denemeler ve Eleştiriler (Yusuf Çotuksöken), Dilce - Türkçe Üzerine Değinmeler (Yusuf Çotuksöken), Türkçe Üzerine Yazılar (Günay Karaağaç) gibi eserleri saymak mümkündür.

     

    Teknoloji ve iletişim araçlarının, bilgisayar ve internetin yaygınlık kazanmasının ardından Türkçenin yabancı diller karşısında, konuşanların dilinde bazı bozulma ve yozlaşmalara uğraması Türkçeye gönül verenleri derinden yaralamaktadır. Bundan dolayı Türk dil bilincine sahip yazarların bu gidişata dur deme çabasındaki eserleri vardır. Bunlar arasında Dedim Âh (Feyza Hepçilingirler), Bye Bye Türkçe -Bir Nev - York Rüyası- (Oktay Sinanoğlu), Dilleri Uzun (Sevgi Özel), Dilimde Tüy Bitti (Sevgi Özel) gibi eserler vardır.

     

    Türkçenin seslendirilmesine yönelik Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından hazırlanan Türkçe Telaffuz Sözlüğü adlı çalışmasını da dikkate sunalım. Bu çalışmanın pdf’si, kurumun sitesinden paylaşılmaktadır.

     

    Son olarak bazı deyimlerin hikâyelerine ve bazı deyimlerin anlamlarının hikâye tadında verilmesine yönelik eserler vardır. Bunlar arasında İskender Pala’nın “İki Dirhem Bir Çekirdek” ve Yakup Kavas’ın “Maymun Gözünü Açtı” eserleri vardır.

     

    Türkçenin devlet dili olmasının 745. yıl dönümü vesilesiyle kutlanan Türk Dil Bayramı bağlamında, Türkçe üzerine kaleme alınmış eserleri bir buket hâlinde takdim etmek istedim. Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim. Türkçenin inceliklerine vâkıf olmak gereklidir, Türkçeyi düzgün kullanmak elzemdir. Bu eserleri zaman içerisinde okuyarak bilgimizi artırabilir, dili daha düzgün kullanabiliriz.

     

    Bilgi güçtür. Bilgiye dil ile ulaşırız; bilgimizi dilimizle düşünüp geliştirir, yeni fikirlere erişiriz. Doğru düşünmezsek doğru düşünceye erişemeyiz. Dilimizi dikkatle ve dikkatlice kullanalım. Selam ve dua ile!..

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.