|   | 
  • Nurettin Bilgen

    ÜSKÜP’TE YİNE HEYECAN DOLU KEŞİFLERDEYİZ!

    Başkent Üsküp’te akşam olmuş, güneş henüz batmıştı. Öncelikle Murat Paşa Camii’ne gidip akşam namazını kıldık. Ardından da çok acıktığımız için hemen Üsküp’ün meşhur köftesini yemek için, Makedonya Meydanı’na yakın bir konumda ve Türk Çarşısı’nda temiz bir Türk restoranı bulup dışardaki masalara yerleştik. Mevsim yaz olduğu için iç mekânlar oldukça sıcaktı, kaldırımlar ve kameriye tarzı bahçeler ise garsonların temiz su ile ıslatmaları sonucu bize çok güzel ve serin bir hava sunuyordu.

     

    Geç vakte kadar oldukça aydınlık çarşılarda ve meydanlarda dolaştık. Hediyelik biblo, kartpostal vb. küçük hediyelikler aldık. Burada geçirdiğimiz her bir an ve gördüklerimiz bizi hep maziye götürdü, maziyi de bize yaklaştırdı. 1395 yılından 1912 yılına değin 518 yıl Osmanlı Devleti egemenliğinde kalan Üsküp’e bazen sessizce etrafa dalıp giden gözlerle bakıyor ve onu daima susarak dinliyorduk. Bize neler arz etmiyordu ki Üsküp, bizden olan, tarihimizden olan ve ecdat yadigarı olandan yana! Şair İbrahim Açılan’ın “Yürekteki Köz” şiirinde dediği gibi:

     

    “Sanmayın bugünü yaşıyorum ben,

    Yarınlara dünden köz var gönlümde,

    Coştum yatağımdan taşıyorum ben,

    Yarınlara dünden köz var gönlümde!

     

    Mohaç ovasında otağ kuruldu,

    Günde dokuz nöbet kösler vuruldu,

    Âlemin nizamı benden soruldu,

    Yarınlara köz var dünden gönlümde.

     

    Yaprak dökülse de sağlamdır özüm,

    Yönüm Hak Yoludur hiç dönmez yüzüm,

    Evlâd-ı Fâtihan sanadır sözüm,

    Yarınlara dünden köz var gönlümde!”

                                    

     

    Üsküp sokaklarında ağır ağır yürürken hepimizin gönlünde maziden bugüne köz, günümüzden geleceğe umut ve ışık vardı. Bir hayli ağır yorulduğumuzdan bu ulvi ve manevi duygularla otelimize dönüp istirahate çekildik.  

     

    Üsküp’te Sabah Güneşi!

     

    Ertesi sabah tan yeri ağardığında, tarihî Üsküp camilerinin minarelerinden, çok güzel ve Davûdî sesli müezzinlerinin okuduğu ezanlarla uyandık. Âdeta Eyüp Sultan’da, Sultanahmet’te ve Bursa Ulu Camii’nde gibiydik. Yorgunluğumuzu atamamış olacağız ki sabah namazlarının ardından bir süre daha dinlenme ihtiyacı hissettik. Ardından Üsküp’te pırıl pırıl bir güneşli sabaha uyanıp hızlıca kahvaltımızı yaptık. Öğleden sonraki durağımızı Kalkandelen olacak şekilde plan yaptık ve bu güzel şehrin kalan güzel, görülmeye değer yerlerini gezmeye başladık. Sırasıyla Üsküp’te gezip gördüğümüz yerler şuralardır:

     

    Üsküp Kalesi: Üsküp Kalesi, Vardar Nehri’nin kuzeyinde, şehir merkezinin en yüksek noktasında yer alır. Şehrin arması üzerinde de yer alır. Sarı ve bej renkli travertenlerden ve kireç taşlarından M.Ö 6. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. 1660 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkan topraklarına seyahat gerçekleştiren ünlü Seyyahımız Evliya Çelebi, ünlü “Seyahatname”sinde kalenin o dönemki görünümünden söz eder. Son olarak, Osmanlı İmparatorluğu Dönemi sonrasında 1963 yılında Üsküp’te yaşanan depremde kale hasar görür. Bu hasar, henüz düzeltilmemiştir.

     

    Mustafa Paşa Cami:Üsküp Kalesi’nin hemen alt kısmında yer alanbu cami, Osmanlı veziriazamlarından olan Mustafa Paşa tarafından 1492 yılında inşa ettirilmiştir. Tek minareli olarak inşa edilen bu görkemli cami, uzun yıllar boyunca yenileme yapılmadan ayakta durabilmiştir. 1963’te yaşanan deprem sonrası hasar gören cami restore edilip ibadete açılmıştır. Mustafa Paşa Cami, günümüzde faal olarak ibadet edilen ve pek çok turist tarafından ziyaret edilen bir ibadethanedir.

     

    Murat Paşa Camii: 1456 yılında inşa edilen Murat Paşa Camii, Üsküp’te, Osmanlı’nın yadigârlarından günümüze değin ulaşan en eski camidir. Daha önce burada Aziz George Manastırı bulunuyormuş. Adını I. Murat’tan alan caminin çatısı ahşaptandır.

     

    Üsküp Sanat Köprüsü: Başkent Üsküp’te yapılmış olan köprü, “Üsküp 2014” isimli projenin parçalarından biridir. Yapı, üzerindeki 29 adet heykelle dikkat çeker. Bu heykeller, Makedonyalı tanınmış sanatçı ve müzisyenlerin adına yapılmıştır.

     

    Büyük İskender Anıtı: Üsküp meydanının tam ortasında bulunan dev heykel, Makedonyalı efsanevi hükümdar Büyük İskender adına yapılmıştır. Warrior on a Horse yani ‘’Atlı Savaşçı’’ olarak isimlendirilen ve Valentina Stefanovska tarafından bronz olarak yapılan heykel, 28 m yüksekliğindedir ve Yunanistan ve Makedonya arasında tartışmalara da sebep olmaktadır. Makedonyalı Büyük İskender, atı üzerinde en önde savaşarak, topraklarını buradan Hindistan’a kadar genişleterek dönemin en büyük imparatorluğu hâline getirmiş, efsanevi bir kraldır. 

     

    Türk Çarşısı: Bu uzun çarşı merkezi konumu ve hareketli atmosferi yanında tarihî dokusu ile Üsküp’teki gezilecek yerler listesinde ilk sırada olmayı fazlasıyla hak ediyor. Üsküp kent merkezinin kuzeyinde yer alan çarşı; alışveriş yapmak, eğlenmek ve yöresel lezzetlerden yemek için cazip fırsatlar sunuyor. Eğlenmek istediğinizde hemen bitişiğinde yer alan müzikhollerin bulunduğu sokağa gidebilirsiniz.

     

    Fotoğraf çekmek için gece de buraya uğramanızı tavsiye ederiz. Alışveriş konusundaysa klasik tipteki hediyelik eşyalardan ziynet eşyalarına kadar farklı kategorilerden birçok eşya alınabilir. Yerel mutfağın en özel lezzetlerinin tadına bakma fırsatı bulacağınız restoranların olduğu çarşı da burada oldukça önem taşır. Türk çarşısı 1555 ve 1963’teki depremlerde ağır hasar görmüş ise de bu felaketlerin ardından gerçekleştirilen yenileme çalışmaları sayesinde Osmanlı Dönemi’nden kalma yapılar varlıklarını korumayı başarmıştır.

     

    Bedesten:15. yüzyıldan kalma tarihi çarşı, dönemin Osmanlı yöneticileri tarafından inşa ettirilmiştir. Türkiye’de de benzerine sık rastlanan bedesten, 1689 yılında büyük hasar görmüştür. Bu tarihten sonra zaman içinde tahrip olsa da 1900 yılında yeniden inşa edilmiş ve ayakta tutulmuştur. Günümüzde Makedon Hükümeti tarafından kullanılan bedesten, şehrin en çok ziyaret edilen yerler arasında yer alır.

     

    Matka Kanyonu: Üsküp’ün batısında bulunan ve Makedonya’nın en önemli açık hava mekânlarından biri olan bu kanyon huzur ve dinginlik arayanlar için eşsiz bir mekândır. İçinde manastırların bulunduğu yaklaşık 500 hektarlık kanyon, ülkenin önemli bir yapay gölü olan Matka Gölü’nü de içinde barındırır. Turistler için adeta saklı cennet kabul edilen bu mekân görülmeye değerdir.

     

    Taşköprü: Üsküp merkezinde Vardar Nehri üzerinde kurulan Taşköprü, muhteşem Osmanlı eserlerinden biridir. Üsküp dendiğinde akla ilk gelen eserlerden biri olan köprü, “Fatih Sultan Mehmet Köprüsü” olarak da bilinir. Yapımına 1451 yılında başlanan köprü, 18 yıl sonra, 1469 yılında tamamlanmıştır. 4 metre uzunluğundaki köprü 6 metre genişliğe sahiptir.Köprü, birkaç restorasyondan geçmiştir.

     

    Çifte Hamam (Davut Paşa Hamamı): Üsküp’teOsmanlı dönemine ait eserler arasında ayakta kalmayı başarmış bir tarihi noktadır. II. Bayezid döneminde sadrazam olan Davut Paşa tarafından yapılan hamam, Taşköprü’ye oldukça yakındır.

     

    Milenyum Haçı: Hristiyanlığın 2000. yılı hatırası olarak, Vodno Dağı’nın 1.040 metrelik zirvesinde yaptırılan dev bir anıt haçtır. 66 metre yüksekliğindeki bu dev Milenyum Haçı Anıtı Avrupa Ülkeleri, ABD’nin maddi destekleri ile; Makedon Ortodoks Kilisesi gözetiminde yapılıp 2002 yılında açılmıştır. Turistler ve yerel halk genelde bu zirveden Üsküp manzarasını doyasıya seyretmek için buraya sık sık gelirler.

     

    Haftaya Kalkandelen’de (Tetova) Allı Cami ve Harabâti Tekkesi’nde; Gostivar’da Saatli Camii’nde olacağız. Sağlıcakla kalın.

     

     ***

     

    Kardeşlerinin gönlünde sana kin varsa, kuyuda kalman daha iyidir! Allah, kardeşlerinin kininden kurtarmak için Yusuf’u kuyuya attırdı.” Mevlâna Celaleddin Rûmî

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.