|   | 
  • İslam Yaşamı Öne Alır

     İslam'ın asli kaynağı Kur'an ve Sünnet, yardımcı kaynakları; İcma ve Kıyas ölüme oranla yaşamı/hayatı önceller. Öyle ki din, can, ne­sil, mal ve akıl emniyetini or­tadan kaldırma suçları hariç İslam bir kimsenin ölme/öldü­rülmesine asla izin vermez. Başka bir ifade ile bireyin ve toplumun hayatına direk/endirekt bir şekilde kast etme­yen suçlarda İslam yaşamı/avfı ön plana çıkarır. Üstelik cezadan maksat/makasıdu- şeria caydırıcılık üzerinedir.

    Ayrıca İslam haksız bir şekil­de öldürülmeleri "bir insanı öldüren tüm âlemi öldürmüş" gibi tanımlar.

    Şehitlik övgüsü ve makamı ölümü hayata tercih etmek ve öncelemek olarak görülebilir. Ölümü yüceleştirmek olarak da görülebilir. Ama öyle de­ğil. Kur'an ölümün şehitlik biçimine diri unvanını verir; "Allah yolunda öldürülenler ölüler demeyin onlar diridir­ler" Çünkü şehitlik yalnızca Allah'ın iradesini yeryüzünde egemen kılma eylemi sonu­cunda ortaya çıkan bir dav­ranış ve tercih biçimidir. Bu iradenin adı ise; adalettir.

    Yani şehit adaletin tesisi ya da korunması için, diğer bir tanımla "din, can, nesil, mal ve akim" korunması için bi­reyin kendi yaşamından vaz geçmesidir. Kendi kanıyla di­ğer insanların hayat ağacını sulamasıdır. Bu anlamda ölüm yaşamı sürdürmek için var olan bir olgudur. Yani şehadetin arka planında yaşam öncelenir. Zulüm adına yapılan hiç­bir kavga ve ölüm kutsal ka­bul edilmemiştir. Şan, şöhret, şehvet ve kahramanlık adına vuku bulan ölümler kutsal/şe­hitlik sayılmaz ve kınanır.

    Bu çerçevede şu söylenebi­lir; İslam merhamet mede­niyetidir. Asla öldürme/ölme olayından zevk almaz. Bu me­deniyet tarihi boyunca hiçbir suçlusunu arenalarda aslan­lar önüne atarak cezalandırıp öldürmemiştir. Yine topluma açık yerlerde gladyatörlerle karşı karşıya getirip şehevi bir haz içerisinde "öldür öl­dür" tempoları arasında cezalandırmamıştır. Tabi bu bir medeniyet algısıdır. Roma'nın algısı Batı'nın kılcal damarlarında varlığını sürdürüyor ki Afganistan'ı bombalayan bir Amerikalı pilot şunları söyleyebiliyor "bombaları atarken şehevi bir haz duyuyorum."

    Seküler medeniyetin mensup­ları dün öldürdükleri gibi bu günde öldürmeye devam edi­yor. İskilipli Atıf Efendi, Esad Erbili, Ömer Muhtar, Seyyid kutup; Abdulkadir Udeh, Malcolm X, G. Afrikalı İmam Abdullah ve daha nicelerini öldürdüler. Şimdide Bangla­deş'te Cemat-i İslami liderle­rinden Abdulkadir Molla idam edildi.

    Biliyorum Bangladeş bir batı ülkesi değil ama Batı felsefesi ile beslenen ideolojisi var. Ve artık küresel bir köy haline gelen dünyada doğu ile batı birbirine çok uzak değil. Mazlumların çığlıklarını duyma­mak için sağır olmakta yet­miyor. Batının entelektüelleri ve insan haklan savunucuları neredeler. Türkiye'nin ağaç koruyucuları gez(i)meye mi gitti! Neden seslerini yükselt­miyorlar? Batı ve Batı felsefe­sinin bağlıları yeni bir insan haklan testinden geçtiler ve sınıfta kaldılar.

    İskilipli Atıf Efendi'nin idamında olduğu gibi geri­ye dönük suçlamalarla bir insanı/Abdulkadir Molla'yı asmak bir hukuk garabeti olarak karşımıza çıkar. İkti­darda Sosyalist Halk (Avam) Partisinin bulunduğu Bangla­deş'te; 50 yıl öncesi gerekçelerle/suçlamalarla idam edi­len Mollaya ve tüm şehitlere Allah'tan rahmet diliyorum.

    Kayseri Anadolu Haber

     

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.