|   | 
  • Cevahir Kadri

    Yağmalandım, Talan Oldum

    Sanatçı odur ki eserini çok zamanlı, çok durumlu ve çok anlamlı olarak ortaya koyar. Bunda herkesle hemfikir olmasak da ekseriyeti elde ederiz. Buna en güzle örneklerden biri şiirimizin ve Türkçemizin sönmez meşalesi Yunus Emre’dir. Onun şiirleri kıyamete dek okunmaya devam edecektir. Yüreğimizin kılcallarında damar damar ruh üfleyen şiirleri bundan sonraki devirlerde de farklı anlam boyutlarıyla dolaşmaya devam edecektir.

    Bu dileğim elbette sadece Yunus Emre için değil, güzel Türkçemizle insanımıza ve insanlığa güzel mesajlar gönderen bütün şairlerimiz ve farklı alanlarda nitelikli eserler ortaya koyan bütün sanatçılarımız için geçerlidir.

    Özgün müzik türünün revaçta olduğu günlerde ortaya çıkarak adından söz ettiren Fatih Kısaparmak, gerek yazdığı güfteler gerekse ortaya koyduğu orijinal bestelerle bütün zamanlarda dinlenebilecek/ dinlenen eserler ortaya koymuştur. Sanat hayatına atıldığı günden beri bestelerini büyük bir beğeni ile dinlediğim Kısaparmak’ın doksanlı yıllarda çıkardığı “Mozaik 1” albümünde yer alan “Keki Eyvah” adlı eserini tekrar be tekrar dinledim, ruhumu okşadı, hislerime, düşüncelerime tercüman oldu. İçtikçe susatan, susadıkça içilen bir mey gibi geldi “Keki Eyvah”. Otuz yıl öncesinden yazılan güfteler, yapılan besteler duygu ve düşüncemi alıp bir yerlere götürdü. Bu da bize sanatın ve sanatçının toplum içindeki vazifesinin ne denli önemli olduğunu gösteriyor.

    Hayatta her zaman güzellikler karşınıza çıkmaz; daha doğrusu zahiren güzel olmayan, insana, ruhuna, duygu ve düşüncesine maddi manevi bir biçimde rahatsızlık veren durumlar da çıkabilir karşımıza. Bunda hiçbir dahlinizin olmaması da söz konusudur. Ama bunları yaşarsınız!... Yaşarsınız da bazen yolunuzu, istikametinizi, duruşunuzu şaşırır ve -Allah korusun- kaybedenlerden, müsriflerden olursunuz… Allah bizi böyle bir kötü akıbete duçar olmaktan korusun!..

    Dokuz yıl önce de zahiren olumsuz ve istenmeyecek böyle durumlar güzel insanların başına geldi. Bir gecede maddi manevi bütün kazanımları, hak ve özgürlükleri, mülkleri, mülkiyetleri, itibarları ellerinden alınarak yokluğa, yoksunluğa mahkûm edildi. Başa gelen bu dertleri, sıkıntıları güzelleyerek iyi ki olmuş diyecek durumumuz yok elbette. Ancak iyi bir yorumlama ve analizle yaşananlardan dersler çıkarmak durumundayız. Her şeyi gören ve bilen, merhamet sahibi Allah’ın da bir hesabının olduğuna inananlardanız. Evet, masumların dünyevilik adına kayıp üstüne kayıpların yaşadığı, her türlü haksızlık ve hukuksuzlukların üzerlerine boca edildiği bir süreçten geçiyoruz. Bu süreci iyi okumalıyız.

    Öte yandan, meselenin kaderdenk noktasında değerlendirilmesi bağlamında üstat Bediüzzaman Said Nursi’nin işaret ettiği şu noktanın da es geçilmemesi gerekir: “Cenâb-ı Hakk’ın insana verdiği sabır kuvvetini evham yolunda dağıtmazsa, [sabır] her musîbete karşı kâfi gelebilir. Fakat vehmin tahakkümüyle ve insanın gafletiyle ve fânî hayatı bâkî tevehhüm etmesiyle, sabır kuvvetini mazi ve müstakbele dağıtıp hâl-i hâzırdaki musîbete karşı sabrı kâfi gelmez, [kişi] şekvaya başlar.” (Lemalar, İkinci Lem’a, Dördüncü Nükte) Hayatı sadece dünyadan ibaret saydığımız ve öyle gördüğümüz takdirde yaptığımız değerlendirmeler ve takındığımız tavırlar ekseriyetle yanlış olacaktır. Oysaki dünya hayatı sadece yolculuğumuzun bir durağından ibarettir. Asıl hayat, ahiret hayatıdır, orada baki bir hayat bizi bekliyor; ama iyi ama kötü. Allah’ın izni ve yardımıyla iyilerden olmaya çalışıyoruz.

    Güçlünün ve siyasi erkten yana tavır alanların, sırtını siyasi iktidara yaslayanların “cennet hâli”, muhaliflerin ise “cinnet hâli” yaşadığı bu süreçte cinnet hâlini yaşayanların hâlini resmeden bir eser, yıllar önce kaleme alınarak bestelenen “Keki Eyvah”. Onların yaşadıklarını bir nebze olsun dillendiren bir eserin sözleri gadre, zorbalığa, zorluğa, yokluğa, yoksunluğa, talana uğramış bir karakterin dilinden yazılmış, bu da dinleyici nezdinde özdeşim veya benzeşim yoluyla eserin daha da geniş kitlelerce sahiplenilmesi anlamına geliyor.

    Şarkının sözleri, kişinin yaşanan hâli sorgulamasıyla, yaşanan bu haksızlıkları hiç de hak etmediğini düşünmesiyle başlıyor: “Keki layık mıydım ben bu yazıya/ Kundaklar üstünde gözyaşları var!” Yazıya layık mıydım, diye sorması aslında bir bakıma bu yazının kıymetli oluşuna da yorulabilir. Öte yandan böyle demekle de durumun iyi yönlerinin bulunabileceği ihtimali de gözden ırak tutulmamış. İkinci dizenin bu süreçte ne çok yaşandığını sosyal medya vasıtasıyla üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. Daha geçen gün, kanunlarda yasak olmasına rağmen yeni doğum yapmış bir anne iki günlük bebeğiyle birlikte tekrar tutuklu hâlinin devamına karar kılındı. Hâlbuki kanun bu şartları haiz annelerin, bebeklerin tutuklanmasını men ediyor. Ama hukuk insanları, evrensel hukuk dilinden konuşmazsa ortaya zulüm dilinin sesi soluğu çıkıyor.

    Şarkıda geçen “keki, keke veya keko”, Kürtçede, kullanım yerlerine göre “arkadaş, kardeş, abi, cana yakın, sıcakkanlı, samimi dost” gibi anlamlarda kullanılan bir hitap ve ifade biçimidir. Eserin aynı zamanda gönül yoldaşıyla bir hâlleşme, söyleşme, dertleşme yanı vardır ki başından geçenleri, yaşadıklarını ve yaşananları anlatmaktadır. Bu yaşananların on beş temmuz sonrasında yaşananlardan herhangi bir farkı yoktur. Maddi manevi her türlü varlıkların yağmalanması, talan edilmesi, gadre, haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayanların “bugünsüz ve yarınsız” oluşları, yalnızlığa terk edilmeleri, tek dostlarının sazları, kalemleri olduğu gerçeği dile getirilerek süreçte yaşananların süzülmüş şeklinin ifadesidir âdeta: “keki eyvah duman oldum/ içim yanar sızım sızım vah/ yağmalandım talan oldum/ bugünsüzüm yarınsızım vah/ geldim geçtim yalan oldum/ tek dostummuş kırık sazım vah/meri kekliğim nedir çektiğim” Bu dizelerdeki ifadelerin her birerini yüzbinlerce masum insanın yaşadığını, yaşamakta olduğunu unutmayalım.

    Sahi, KHK’lilerin neler çektiğini hiç merak edeniniz oldu mu? Aksam sabah herkesin, suçlu olup olmadığına bakmaksızın vurduğu bu insanların neler yaşadıklarını hiç düşündük mü? Evet, dünün güzel insanlarının ortaya koydukları güzellikler, bugün, o güzel insanlar gibi yalan olmuşlar. Erdem Bayazıt, “Şehrin Ölümü”nde bunu şöyle dile getirir: “Bizim ellerimiz vardı şimdi onlar nerede/ Kadife gibi okşardık çocuk yüzlerini şimdi onlar nerede” Kayserili, eğitimci-şair İbrahim Korkmaz da KHK’li olmanın zorluklarını yaşamış biri olarak bu şiiri uyarlayarak KHK’lilerin yaşadıkları durumları anlatmaya çalışmış. İki dizesini verdiğim asıl şiirin “Anı” bölümü şöyle uyarlanmış: “Bir zamanlar yüreklerimiz vardı/ Sevgiyle dolu/ şimdi nerede / bir zamanlar merhamet ederdik birbirimize, /umutları ekmek gibi pay ederdik/ şimdi nerede / sıcacık düşlerimiz vardı / gidecek bir işimiz, açacak bir kapımız var derdik/ bayramlarda bir araya gelirdik/ yüreklerimiz su gibi yumuşardı/ toplanırdık, bir olmaya ererdik/ biz vardık, şimdi o biz nerede?

    Bir yanda insanların haksız ve hukuksuz kazançlarla zenginleşmeleri diğer yanda masum insanların birtakım zan ve ithamlarla sanık sandalyesine oturtularak maddi manevi haklarının bunca zamandır yenmesi, iyinin, doğrunun, güzelin, erdemin, erdemlinin yeni nesil nezdinde itibar görmediği düşüncesine somut bir delil olması geleceğimiz adına hiç de iyi sinyaller vermiyor. İşte bütün bunlardan dolayı gönül teli titriyor ve şöyle diyor: “keki gene dara düştüm neyleyim/ güle değil hara düştüm neyleyim/ eyvah dört duvara düştüm neyleyim/ yanaklar üstünde gözyaşları var/ meri kekliğim” Hiçbir şey sürekli değildir. “Ne dem baki ne gam baki!”

    Bugün dara düşenler, güllere değil hara, dikenlere düşenler, hatta hatta “dört duvar”a düşenler, bilirler ki Allah her şeyi görür ve bilir. O’ndan saklı, O’nun bilgisi dışında hiçbir şey cereyan etmemektedir. Evet, bugün bütün varlıkları yağmalanıp talan edilmiş, bütün geçmiş güzellikleri ve itibarları yalan edilmiş olabilir. Gün gelir “adl-i İlahi” gelir de sorar o zulümkârlardan bunları!.. Evhamsız bir sabır gerek, isyansız bir iman!.. Dileğimiz ne kundaklar ne yanaklar ne de yapraklar üstünde gözyaşları olsun! İllaki olacaksa ancak sevgi, kavuşma, güzelliklere ulaşma sebebiyle akan gözyaşları olsun!

Kar360.com Kayseri-Trkiye ve Dnya gndemini takip edebileceiniz, nteraktif bir haber sitesidir. Yazlm ve Tasarm hizmeti www.tahamedya.com tarafndan yaplmtr.